Sonunda müşriklerin dediğini tekrar ediverdi:
"Lat ve Uzza'da hayır vardır!"
İşkence son buldu. Evet, işkence son buldu ama göğsine mengeneler geçirilmeye, zihnine kıymıklar batırılmaya şi başlayacaktı. Ne olmuştu böyle? Sayıklıyor, sayıklıyordu, "Sen ne yaptın Ammar? Bedenindeki işkenceyi ruhuna aktarmak sen ne yaptın böyle?" Lanet olsundu o ana, ıstırabı cana y miş, o da dilinin ucundan öylesine söyleyivermişti işte Kal bini yokladı; elbette Allah'ın sevgisi eskisinden fazlaydı. A işte orada Lat ve Uzza'nın adını hayırla anmıştı ya!.
Ammar, günlerce sahralarda, kırlarda dolanıp ölmek iste di. Hayır, hayır, buna dayanamayacaktı. Nereye gitse eğleşe miyor, söylediği küfür dolu cümleyi aklından çıkaramıyordu Ve bir sabah onu gülümün huzurunda gördüm. Toprağa va zünü koymuş, yalvarıyordu:
"Kurtar beni ya Rasûlallah, beni kendimden kurtar!" "Üzülme Ammár! Kalbin imanla doluyken bu söylediğinde bir beis yoktur."
Ammar rahatlar gibi oldu, ama içi içini yemeye devam ediyordu: "Sen ne yaptın Ammar? Annen ve baban senin yaptığını yapmamıştı!.."
Ammâr bir türlü huzur bulmuyordu,bulmayacaktı. Ta ki Allah konuştu:
"Kim ki Allah'a iman ettikten sonra küfür ederse bunlar gazab-ı İlahi'ye uğrar; fakat kalbi iman ile mutmain olduğu halde ikrah edilen kimse müstesna!"35
Ammár, akan kanlarının hepsini İslam'a helal etti. Bedeninde hiç iyileşmeyen işkence lekelerine gelince; onları öte dünyaya, Allah'a götürecekti...