İlk başlarda kitap beni açıkçası biraz sıktı. Okumakta zorlandım ilk 40 küsür sayfada ama yazarın sonunu nereye vardıracağını da merak ediyordum. Çünkü hem yazarı büyük olan hem de klasikler arasına girmiş bu kitabı okumadan yarıda bırakmak istemedim. İyi ki de bırakmadan devam etmişim. Sonrasında da hemencecik kitabı bitirdim. Kitap yazara göre iki bölümden oluşuyor ve benim de aslında okumakta zorlandığım dediğim kısım birinci bölüme tekabül ediyor. Karakterin kendini tanıttığı kısım da diyebiliriz bence.
Başkahramanın fikirlerine katıldığım çok şey oldu ilk başlarda tabi ki yer yer katılmadığım da. Hayatında olan olayları anlattığı kısımda da ,sık olmakla beraber, ben böyle yapmazdım dedim. Aslında kahraman da yapmak istemiyor ama bazen ya şeytanın dürttüğü ya da gururuna yedirememe bahanesinin arkasına saklanarak yapmam dediği şeyleri yapıyor (Örneğin; syf. 82’de …Şimdi gidiyorum!..” Tabii hiçbir yere gitmedim. gibi).
Özetlemesi bi hayli zor bir kitap. En iyi özet sanırım yazarın kendisine ait olan olacaktır:
“ ‘Yeraltı’ adı verilen bölümde bu şahıs kendini, fikirlerini tanıtırken, neden muhitimizde yer aldığını ve bunun neden kaçınılmaz olduğunu açıklamak ister gibidir. İkinci bölümdeyse, bu şahsın hayatına ait bazı olayları anlatan gerçek “Notlar” yer almaktadır. “ Fyodor Dostoyevski