Kalbimiz yapımı henüz bitmemiş bir çalgıdır. Adeta telleri eksik bir lir gibidir. Öyle ki çoğu zaman sevincin seslerini, acılara ayrılan tondan çıkarmak zorunda kalırız.
Kişisel bir mutsuzluğa karşı ruhunuzda kuvvet bulabilirsiniz ancak istemeden başka birinin mutsuzluğunun sebebi hâline gelmek işte bu tek kelimeyle dayanılmaz bir şeydir.
Geçmiş de şimdi de tamamlanmamış birer heykeldir. Biri çağların kalıntılarından kolu kanadı kırık olarak çıkartılmış, diğeri ise gelecekteki kusursuzluğuna henüz ulaşmamıştır.
Sonuç olarak, kızım, mutluluk hayallerine kapılan insanların en büyük hatası, ölümün tabiatla sıkı sıkıya bağlı olduğu gerçeğini unutmaktır. Her şey bitmek zorunda.
İnsanoğlu, anlık bir hayalden, acıklı bir rüyadan başka bir şey değilsin; sadece acıyla var olursun; ruhundaki kederden, düşüncenin sonsuz hüznünden başka bir şey değilsin!
Ey genç âşığım! Güneş tam tepedeyken ormanın gölgesi gibi seviyorum seni! Tüm esintileri ve çiçekleriyle tabiat kadar güzelsin. Üzerine eğilsem titremeye başlar, elim elinin üstüne gelse öleceğim sanırım.
Etrafımdaki yüzlere baktım. Yüzümün onların yüzlerinden farklı olmadığını biliyordum. Kanı çekilmiş, gergin, endişeli, yitik yüzler. Köklerinden koparılıp güzel bir vazoya yerleştirilmiş çiçeklerden farksız yüzler.