Hegel, tarihin esas olarak köleye ait olduğunu, çünkü efendinin insanca tek eyleminin savaş olduğunu, efendinin bu amaçla kullanacağı silahların değişiminin, gelişiminin tarihinin bile kölenin çalışmasının tarihinden ibaret olduğunu belirtmiştir.
Hegel, efendi-köle ilişkisinin sosyal yapının erken ve ilkel bir biçimi olduğunu söylememiştir. Hegel'e göre efendi-köle ilişkisi, insanoğlunun tadını çıkardığı politik, ekonomik ve sosyal benzeri çeşitli ilişkilerin çok yönlü ve her kalıba giren bir kaynağıdır. Tanınma (kabul edilme) savaşı ilk ve son bir kez oluşmuş bir şey değildir; sosyal hayatın devam eden bir özelliğidir.
Bireyin çıkarı, bu toplumun en temel amacıdır. Birey için başka herkes hiçbir şeydir. Fakat bu toplumda birey, başkaları ile ilişki olmaksızın amaçlarına erişemez. Hegel'e göre, sivil toplum, özünde bir "burjuva toplumu"dur.
İnsan en az üç kişidir.
Kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü.
En sahicisi de bu üçüncüdür. Olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. Ne kendin kadar huzursuz ne de olmak istediğin kişi kadar hayalidir o.