İlk sesleniş, IV. Murad'ın Şeyhülislâm'ı Yahya Efendi'den gelir. Yahya Efendi İstinye'de bülbül dinlemesini seviyordu. Ko kafes nağmesini nağme-i peyderpeye gel, Râyegân dinleyelim bülbülü İstinye'ye gel. beyti onundur. Ve Nailî'nin iki hayali, ney ve bülbül sesini birbirine karıştıran meşhur: Nâyin ki çıkar zemzeme sûrâhlarından Bülbüller öter sanki gülün şâhlarından beyti kadar güzeldir. Yahya Efendi IV. Murad'la uyuşabilen nadir insanlardandır. Kibar, zarif, sabırlı, daima otoriter, elinde imkân oldukça müsamahalı ve anlayışlı, birinci sınıf saray adamı olarak daima gözde yaşadı. Devrini avucunun içi gibi bilen insanlardandı. IV. Murad, ocaklının iki defa yerinden ettiği bu suyuna gitmesini bilen şair şeyhülislâmına kavuşmak için 1040 ve 1043 arasında bayağı sabırsızdır.
Sayfa 178
İlk semâ Hazreti Ebu Bekir'e dayandırılır. Bir gün Hazre ti Peygamber (sav), sağ tarafında oturan Hazreti Ebu Bekir'e ba- karak şöyle dedi: "Allah'tan sana gelen bir selâmdan ötürü seni kutlarım. Cebrail şimdi geldi ve "Şu abaya sarınan sağındaki adam kimdir?" diye sordu. Ben, "Bu Ebu Bekir'dir. Mekke fethinden önce bütün malını benim için harcadı, beni tasdik etti, kızını bana nikāhladı." dedim. Cebrail, Allah'ın kendisine selâm gönderdiğini ve bu fakir halinde kendisinłen razı olup olmadı- ğını sorduğunu söyledi. Bunun üzerine Hazreti Ebu Bekir uzun bir süre ağladı, sonra ayağa kalkıp cezbeyle dönerek; "Ey Allah'ın Rasulü! Ben Allah'ın kazā ve kaderine razı ve teslim olmuşumdur." dedi. İşte bu vecd ile dönüş Mevlânâ yolunun alâmet-i farikası olmuştur. Mevlâna hazretleri Hazreti Ebubekir'in soyundandır. Meş- rebi de Hazreti Ebubekir'den gelen Kübreviyye tarikati üzerinedir. O, semâyı müzik olmadan, doğal olarak yapardı. O dönemde yaygın olan üç saz vardı: bendir, ney ve rebab. Mevlână hazretleri Mesnevî ve Dîvân-ı Kebir adlı kitaplarında musikiye ve saz aletlerine çokça vurgu yapar. Zaten Mesnevî'nin ilk beyti neyden bahsederek başlar. Bazıları onun rebab çaldığını söylerler. Ama bu kesin bir bilgi değildir.
Sayfa 50
Reklam
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Mevlananın kendi elinden çıkmış olması üzerine Mesnevinin ilk on sekiz beyti Mevleviler tarafından Mesnevinin kalbi olarak kabul edilir.Peki ne anlatır o on sekiz beyit? Muhakkak ki Ney'i anlatır ... Bu yüzden ilk on sekiz beyite "Ney Mesnevisi" de denir.
Mesnevi'nin 18 Beyti Üzerinde Yapılan İncelemeler Bazı şairler Mesnevi'nin ilk 18 beytini Mesnevi, yani aruz vezniyle tercüme etmeyi bir marifet saymışlar ve böylece Hz. Mevlana'yı anlamış ve anlatmış olacaklarını sanmışlardır!.. Oysa Mesnevi sadece şiir değil, Mevlana'nın Dibace-i Mesnevi'de belirtiği gibi "Vuslatın ve yakinin
Sayfa 11 - 2006
Önsöz
Elinizdeki eser, Mesnevinin ilk on sekiz beytine, bir 17. yüzyıl müellifi olan ve Bayrami-Melami geleneğine mensup Sarı Abdullah Efendinin Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevi* isimli eserinde yaptığı şerhtir. Çalışmamızda mezkur eserin matbu nüshası kullanılmış olup, hem bu metnin transkripsiyonu hem de günümüz Türkçesine aktarımı yapılmıştır.** Bu
Sayfa 7 - H YAYINLARI - 1. Baskı: Şubat, 2020Kitabı okudu
Reklam
Mesnevi'nin ilk on sekiz beytine "Ney Mesnevisi" denir. Mevlana hazretleri ilk on sekiz beyti bizzat kendisi kaleme almıştır. Mesnevi'nin bundan sonraki bölümlerini ise Hüsamettin Çelebi'ye anlatarak yazdırmıştır.
Mesnevî ilk 18 beyti
Dinle bu ney nasıl şikâyet ediyor, ayrılıkları nasıl da anlatıyor 1 Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek de üzülüp ağlamış, kadın da ağlayıp inlemiştir. 2 Ayrılıktan şerha şerha olmuş, dilim dilim doğranmış bir gönül isterim ki bu özlem derdimi ona anlatıp şerhedeyim. 3 Aslından uzak kalan kişi, Buluşma zamanını tekrar arar
Sayfa 11 - Rûmî yayınları & Hüseyin dede çevirisiKitabı okuyacak
MESNEVi'NİN İLK ONSEKİZ BEYTİ
Duy şikayet etmede her an bu ney, Anlatır hep ayrılıklardan bu ney. Der ki, feryadım kamışlıktan gelir; Duysa her kim, gözlerinden kan gelir. Ayrılıktan parçalanmış bir yürek, İsterim ben, derdimi dökmem gerek.