Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Çocukların bir şeyi niçin istediklerini bilmedikleri konusunda derin bilgi sahibi bütün öğretmenler ve eğitmenler hemfikir, fakat yetişkinler de çocuklar gibi bu dünyada oradan oraya sürükleniyorlar ve onlar gibi nereden gelip nereye gittiklerini bilmiyorlar, onlar gibi gerçek amaçlar doğrultusunda hareket etmiyor ve onlar gibi bisküvi, pasta, yerine göre şeker, yerine göre sopayla yönetiliyorlar: Genellikle buna kimse inanmıyor, ama bana göre bu çok açık bir şey."
Hissedilen şeyi sözle ifade etmek mümkün değilse niçin konuşmalı?
Sayfa 755 - Can Yayınları-14. Basım: Ocak 2021, İstanbulKitabı okuyor
Reklam
Vay arkadaş. Ben bu hayal kurma meselesini niçin beceremiyorum ya?
Onu niçin sevdiğimi bana söyletmek isterlerse bunu ancak şöyle anlatabilirim sanıyorum: Çünkü o, o idi; ben de bendim.
Sayfa 26
Reklam
Neden bazen basit sıradan bir doğa parçası bir ressam elinde öyle bir ışık halesiyle süslenmiştir ki, hiçbir bayağı izlenim edinemezsin,; tersine, bir zevk duymuş gibisindir; bunu seyrettikten sonra çevrendeki her şey daha sakin, daha uyumlu akmaya başlar. Yine bazen aynı doğa parçası niçin bir başka ressam elinde idi, çirkin gibi görünür. Oysa bu ressam da öteki kadar doğaya bağlı kalmıştır. Ama hayır , bunda herhalde ışık veren bir şey eksiktir. Doğa da böyle değil midir? Doğa görüntüsü ne kadar güzel olursa olsun, gökte bunu aydınlatacak güneş yoksa, daima bir şeyler eksikmiş gibi görünür.
Sayfa 122 - Multılıngual Yabancı Dil YayınlarıKitabı okuyor
Önde birileri bir yeniçerinin kellesini sırığının ucuna takmış sallıyordu. Oğul Sobieski ona niçin böyle yaptığını sorduğunda adam bunun Türkkenpopanz olduğunu, evlerde bulunmasının cinleri şeytanları ürküttüğünü söyleyiverdi. Joseph Viyana’daki hemen her çocuğun küçükken öğrendiği bu Türk Umacısı geleneğinin nerelere dayandığını gözleriyle görerek anlayıverdi. Viyana müzesinde sayısız Türk kafatası bulunmasını da izah ediyordu bu. Beç ahalisinin başta Hüseyin Paşa olmak üzere sayısız Türk şehidinin kafataslarını birer tılsım diye mezarlarından çıkarıp evlerinin duvarlarına asma âdeti yeni yeni başlayacak olmalıydı. Daha sonra Avrupa topraklarında Türklerin boşalttığı yerlerdeki camilerin hazirelerinde yatan ölülerin kafatasları da böyle böyle evlerin duvarlarına taşınacaktı. Savaşta ölen bir Türk’ün kafa derisi yüzülerek içi samanla doldurulup Türk umacı diye çocukları korkutmak yahut Türk kemiklerini muska gibi yakalarına, başlıklarına, uçkurlarına takmak… Hepsi bu âdetin azdırılmasıyla ortaya çıkmış olmalıydı. Avusturya tarihleri Karlstadt Kalesi inşa edilirken sur duvarına 900 Türk kafatası konulduğunu övünerek yazıyordu.
Sayfa 213 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
je sais tout, m’as je ne sais rien de bon,
Şimdiye kadar bu dünyada ne amaçla, niçin yaşadığımı kesin olarak bilmiyorum!
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı? Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim? Senden istemiyordum ne tacı, ne sarayı; Karnında yaşıyordum, kâfiydi saadetim. Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün? Kundakta, beşikte de bir zahmetim mi vardı? Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün? Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı. Sütünden tatlı mıdır, anne, sanki bu hayat? Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi? El aç, yalvar gündüze, geceye boyun uzat. Bu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi! Karnında yaşıyordum, kâfiydi saadetim! Anne, istemiyordum ne tacı, ne sarayı! Anne, karnında fazla yaramazlık mı ettim? Anne, sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Reklam
Rüzgârda paramparça savrulan bu zavallı umut paçavrasına sarınmakta niçin direniyordum? Ne bileyim! Bunu okuyan sizler, daha geçen yıl, geçen ay, geçen hafta, buna benzer bir tutarsızlık yapmadınız mı? Biliyor musunuz neden yaptığınızı?
koşmam gerek yetişmem gerek yazgıma tutmam gerek, sormam gerek, bilmem gerek esenlemem, kargışlamam, irkitmem gerek niçin niçin, niçin, niçin kuyuya düşen çocuk niçin ölmesin
''Fakat mademki sevmeyecektiniz, beni niçin büyülediniz, kalbimle niçin oynadınız? Ve sonra bana 'Ben sizi sevmiyorum' derken bunun seven bir kalp için ne müthiş bir darbe olduğunu hiç düşünmediniz, değil mi?''
İlk bakışta zeki adamlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: "Falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." Başka birisi: "Aa! olur şey değil; niçin acaba?" Ya da: "Falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti. Bir başkası üç yüz bin kazandı." İllallah bunlardan. Bunlar arasında insanlık nerede? İnsanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.