Latife Hanım ile Mustafa Kemal’in sırrı: Kanlı yelpaze
Latife Hanım-Mustafa Kemal evliliğinin gergin anlarından biri...
Sinirini yelpazesini avucuna vurarak gidermeye çalışan Latife Hanım, elini kanatır. Atatürk, tokat atmaya yeltenir.
Fakat Latife Hanım kendini müdafaa için elini siper etmeye kalkınca kanlı parmaklar Atatürk’ün yüzüne isabet eder...
Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına giren
Üstün Yetenekli Çocuklar Üzerine bir kitap inceleme
Bu kitap Osmanlı Enderun okullarının eğitim sisteminin ağırlıklı olarak incelendiği bir çalışma dizisinden oluşmakta.
Özel Eğitimin tarihçesi ve Enderun mektebi anlatılmış birkaç makale ile.Daha sonra geleneksel seçkin eğitimin kurulamamasının sebeplerinden sözedilmiş.Üstün zekalı çocukların özellikleri, eğitimi, eğitimlerinde
A.T Mühürlenmiş Zaman
Insanoğlu bıkıp usanmadan, kendisiyle dünya arasında bir ilişki kurar, bu dünyayı sahiplenmek, sezgisel olarak algıladığı idealiyle bu dünya arasında bir uyum sağlamak için yanıp tutuşur. Bu isteğin yerine geti- rilemez olması, insanların hoşnutsuzluğunun ve kendi benliğindeki eksikliğin yarattığı acının bitip tükenmeyen bir kaynağını oluşturur.
ben bir tahtakurusuyum ve bütün akçak gönüllülüğümle dünyanın neden böyle düzenlenmiş olduğunu anlayamadığımı beyan ediyorum. insanların kendinde suç herhalde; kendisine cennet verilmişti, o özgürlüğü istedi, göklerden ateşi çaldı, mutsuz olacağını bile bile, bu bakımdan acınacak yanı yok. benim zavallı yeryüzü öklid vari kavrayış gücümle
İçim öyle sıkılıyor ki. Yaşananlara anlam veremiyorum. Bu millet nasıl bu hale geldi? İlim kapısı neden yüzümüze kapandı? Bir genç kardeşimiz çıkıyor, Hilafet sancağı açtığı zannı ile babası yaşındaki adama yumruk atıyor. İdeolojisinin gereğini yaptığı içinde yaptıklarından pişmanlık duymuyor. Oysa ki açılan bayrak hilafet bayrağı değil. Kelime-i
Emil Cioran ile Christian Bussy’nin yaptığı röportaj
C.B.: O hâlde artık size şu soruyu sormak zorundayım. Niçin intihar etmediniz?
E.M.C.: Çünkü beni kurtaran şey, intihar fikri oldu. İntihar fikri olmasaydı kendimi çoktan öldürmüş olurdum. Yaşamaya devam etmemi sağlayan şey her zaman önümde böyle bir seçeneğin olduğunu bilmekti. Sahiden de bu düşünce olmasaydı bu hayata, bir yere veya bir şeye
Siz, Sayın Goethe, insan yaşamının güvenden yoksunluğunu ve umarsızlığını açıkça gördünüz, an’daki eşsiz güzelliği ve bu güzelliğin sonradan içler acısı bir şekilde solup gidişini, boşluk ve belirsizlik içindeki bütün bu korkunç salınımları, ölümlülüğe mahkûm edilmişliği, kesin bir geçerliliğe asla ulaşamayışı, bu hep deneyselliği, bu hep