Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur
Herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sadıkâne / belki ol / âlemde bir / serdar olur
Yâr olur / ağyâr olur / serdar olur / didâr olur
Yolcu:
— Gidiyorum. Bu kez gerçekten gidiyorum.
— Cehennemin dibine değin yolun var.
— Ama ben o yolu bilmiyorum.
— Bilmen gerekmiyor. Yolun sonu zaten orası.
... Kimsecikler bilmese de yirmi yıldır yüreğinde bir volkan taşıyordu. Yirmi yılını tıpkı memleketin tüccarları gibi çöllerde geçiren Hz.Muhammed gibiydi. Dünyayı etkisine almak, tarihin yönünü değiştirmek kaderiydi. Hz. Muhammed ordularının asırlık Bizans İmparatorluğu’nun kapılarına dayanacağını, Mezopotamya’da at koşturacağını ve yine inancını kalkan edinip bayrağı Pers diyarına kadar taşıyacağını söyleseydi, ya insanlar yüzüne güler ya da aklını kaçırdığını düşünürdü. Oysa potansiyelini yirmi yıl içinde saklaması gerekmişti. Canlı, fokur fokur, hep faal.