Selam, muhitin parlak ve cilalı çocukları...
Ne yapıyoruz; bol bol okuyoruz, bol bol yazıyoruz!
Kafa dergisinin 47. sayısının incelemesini yapmaya çalışacağım, umarım dergi adına nice bilgilerden ve derlemelerden faydalanmanızı sağlayabilirim!
Evet, derginin kapağında bizi değerli usta Ara Güler karşılıyor ve bizlere ''Hüznün de resmi
Hayatla ilgili çok ciddi bir muhasebe günüdür cenaze günü.Sadece giden için değil, geride kalan içinde de öyledir. Herkes mezarlıktan ayrılıp tek başına kaldığında ayaklar kitlenir.
Herkesin kendi hikayesini yazması başlarda saçma gelirdi, senin hikayeni kim okusun derdim. İlk olarak sporcuların kendi hikayelerini yazdıklarını gördüm. Sporu bırakınca bazılarını okudum, iyi ki yazmışlar dedim. Bildiğimiz bazı hikayelerin arka planını öğrendik.
Nihat Sırdar da yıllardır hatta yollardır benimle beraber olan biri. Yaklaşık aynı dönemleri yaşadığımız ve İstanbul’un eski, mahalle olduğu dönemleri gören biri olarak Nihat’ın hikayesi samimi geldi.
Etkilendiğim bir nokta, çocukluk arkadaşıyla insan yıllar sonra camide bir araya gelmesi oldu.
Çocukluk arkadaşlarımız, cenaze namazında bir araya geldiğimiz arkadaşlarımız oldular artık.
Anılarıma döndüm, yer yer çocukluğumu, gençliğimi hatırladım. Yolculukta veya tatilde okumak için ideal bir kitap. Kafa dağıtıyor. Benzer bir çok olay hepimizin başından geçmiştir.