insan bazen kıyısı olmayan bir deniz gibi hisseder ya
her şeyi yapabilir her yere uzanabilirmişsin gibi ama aslında ulaştığın hiçbir nokta yoktur.
sonunu bilmeden düşünmeden gider durursun. bazen bu iyi bir şeymiş gibi gelir insana. oysaki yürüdüğünü sanarken bir de bakmışsın ki tepetaklak yuvarlanıyorsun ve yolda ne seni yavaşlatıcak bir tümsek ne de durduracak bir dost var.
“…Çünkü sonra hayatıma biri giriyor ve ben her şeyin yeniden yolunda gittiğine inanıyorum. Sanki bu ilaçları içmeme gerek yokmuş ve o kişi her şeyi düzeltebilirmiş gibi.”
burda değilsin belki
burda değilsin belki ama
bazen kapının önündeki kedi kadar yakın
bazen hiç gitmediğim bir şehir kadar uzaksın
her gün konuştuğum bir insansın bazen
bazen de hiç tanışmamışız
biz hiç tanışmamışız zaten
sen beni hiç görmemişsin bile
“O günler en iyisiydi ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı. Işık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için hiçbir şey yoktu önümüzde; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o günler, tıpkı şimdiki gibi o kadar uzaktaydı ki, kimileri iyi ve kötü şeylerin üstünlük derecelerini karşılaştırdığında, o günlerin gelmiş geçmiş en iyi günler olduğunda ısrar ediyorlardı.”