Kitap: Arapça, yazılı şey, belge,
Sayfa 480 - LiberusKitabı okudu
Kilim: Yunanca, yaygı, battaniye, yatak ve ya örtü.
Sayfa 477 - LiberusKitabı okudu
Karakol: Moğolca, karağul, gözcü, nöbetçi, muhafız. Bakmak, gözlemek.
Sayfa 442 - LiberusKitabı okudu
Erkek: Eski Türkçe, hayvan ve insanın eril cinsi. Olmak, tam ve bütün olmak, yetişmek.
Sayfa 258 - LiberusKitabı okudu
Ekmek: Eski Türkçe, 'ötmek' ekmek, 'ötmekçi' ekmek yapan kişidir.ekmek: aslı ütmek ki, ütülenmiş, ateşe gösterilmiş hamur.
Sayfa 240 - LiberusKitabı okudu
Ebe: Oğuzca, aslen büyük anne anlamında olup saygı babında anneye de ebe denir. Doğuma yardımcı kadın. Ebe kadün
Sayfa 233 - LiberusKitabı okudu
Derviş: Farsça, fakir, yoksul, tarikat uğruna dünya mülkünden vazgeçen kimse, zahit.
Sayfa 202 - LiberusKitabı okudu
Depresyon:Fransızca, çukur, çöküntü, basmak, bastırmak, ruhsal ve ya ekonomik çöküntü
Sayfa 200 - LiberusKitabı okudu
Dallama: Türkiye Türkçesi, kaba ve küstah erkek.
Argoda kullanılan daly...k sözcüğünün yumuşatılmış biçimidir :)
Sayfa 185 - LiberusKitabı okudu
Dağ: Eski Türkçe, dağbaşı, dağlık, sıradağ.
Sayfa 183 - LiberusKitabı okudu