“Tanrı parmağını sinir ağıma sokmuş ve orada sakince, aldırışsızca küçük bir fırtına koparmıştı. Parmağını geri çektiğinde üzerinde sinir uçlarından kalan parçalar, ince kökler vardı.”
“Zaten o yıllarda burnumuzun ucunda gezinen bir mazot kokusuydu babam, kulağımızda çınlayan uzak bir motor sesiydi ve az evvel dediğim gibi, gitti mi gelmek bilmezdi bir türlü.”