BİREYLERDEN OLUŞAN KİTLESEL kalabalığın bir topluluk ya da cemaat olarak adlandırılması için, bu kitlenin belli başlı ortak noktalar etrafında bir ülküsel ya da kökensel birlik sahibi ol- ması, hiç yoksa fiziksel zorunluluklar sonucunda bir arada bu lunmakta zorunlu olmasının gerektiği söylenebilir. Birey kolektiflerinin topluluk olarak adlandırılması ya da tanımlanması konusunda, özellikle sosyoloji alanında çok katmanlı, derin ve eski bir tartışma bugün de yürümektedir. Bireylerin, belli özel nedenler dolayısıyla bir arada olmalarını gerekli kılan düzen- lemelerin, bireyleri olduklarından farklı davranmaya, özbenliklerine aykırı ya da çeşitli kurallar ve yasaklarla sınırlı yaşa- maya iten bir düzenin varlığını gerekli kılması, topluluk kavraminin tanımlanmasını da bireylerin ortak özellikler bakımından bir arada oluşundan ziyade, bu düzenlemelere uygun davranışlar ve felsefi bir birlik olarak bir arada bulunmalarını mı gerektirdiği, günümüzde de tartışılagelen bir konudur.
Sayfa 91 - İlker BalkanKitabı okudu
“Muhterem efendiler, sizleri günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı beyanatım, en nihayet, mazi olmuş bir devrin hikâyesidir. Bunda, milletim için ve müstakbel evlatlarımız için dikkat ve teyakkuzu davet edebilecek bazı noktalar belirtebilmişsem, kendimi bahtiyar sayacağım. Efendiler, bu beyanatımla, milli hayatı bitmiş farz edilen büyük bir milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına dayalı milli ve asri bir devleti nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım. Bugün ulaştığımız netice, asırlardan beri çekilen milli musibetlerden doğan uyanışın ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum.”
Reklam
Hayat bizatihi bir hikâyedir...
Eskiler "tercüme- hal" derlerdi. Şimdi "Hayat hikâyesi" deniyor... Hayat bizatihi bir hikâyedir... Biz, hikâyenin hikâyesini yazacağız.. 7 Nisan 1932 tarihinde Kahramanmaraş-Elbistan ilçesi Celá köyünde dünyaya geldi... 5 Erkek kardeşin yaş sıralamasında 2. dir... Babası Ümmet Hoca diye bilinen Ummet Karakoç, annesi Fadime
Yahudi, Hristiyan ve Müslüman dinleriyle Sümer dini arasında ortak noktalar şunlardır: Tanrının yaratıcı ve yok edici gücü; tanrı korkusu, tanrı yargılaması,kurbanlar, törenler,ilahiler,dualar ve tütsülerle tanrıyı memnun etmek;iyi ahlaklı, dürüst ve haktanır olmak; büyüklere ve küçüklere saygı göstermek;sosyal adalet,temizlik.
Sayfa 21
Özgür insanın hep rahat rahat, enine boyuna konuşacak vakti vardır. Söyleşimizde bizim de yapacağımız gibi bir savdan öbürüne geçecek, bizim gibi eskisini bırakıp gönlüne daha yatkın bir yenisini alacak, tartışmanın uzunluğuna kısalığına aldırmayacaktır; doğruya ulaşsın yeter. İşi bu olana, ya da uzmana gelince, o hep zamana karşı konuşur, saatle yarışır; seçtiği herhangi bir konuyu açacak yeri yoktur, oysa karşısındaki ya da yayıncısı sıkı sıkıya bağlı kalması gereken noktalar dizisini sayıp dökmek üzere tepesindedir. Elinde belli birtakım savlarla, yargı yerinde oturan bir efendinin önünde, başka bir köleyle tartışan bir köledir o; üstelik iş öyle savsaklanmaya gelmez, hep kişisel çıkarları söz konusudur, kimileyin geçimliği bile. Bu yüzden keskin, amansız bir kurnazlıkla donanmıştır...
Metis Yayınları, Birinci Basım: Temmuz 1995 — PDF.Kitabı okudu
Anmak Unutmak
İki tür nokta var Biri önüne ve ardına bakar, Biri ardına bakmaz, Ardını noktalar.
Reklam
Eğer kazadan önce sorsaydınız, duyguların ana renklerden oluşan bloklar gibi olduğunu söylerdim: bir süre mavi hissederdiniz, sonra sarı sonra kırmızı. Ama şimdi duygusal yerleşimi tamamen farklı görüyordum__ bir seurat tablosunun noktacılığı gibi: her renk, başka birçok renkten oluşuyordu. Yakından baktığınızda noktalar halindeydi.
"Bu dünyanın sırrını çözen var, çözemeyen var. Nice şifa dağıtıp kendine derman olamayan hekimler, kendini sarraf sanan kalpbazlar, elifi görse mertek sanır allameler var. Bu dünyanın ilmi garip, Her cümlenin bitişi, yarım mısralar, beli bükük virgüller, sırlı noktalar var. Aşıkların ahı var. Bu dünyada aşk var. Aşkın özü sitem, sitem kaldırmaz divaneler; aşkın özü ateş, ateş tanımaz pervaneler var. Yanından geçip giden okyanusları tanımayan ummanlar var. Hatırlama an meselesi, tanımak birdenbire. Her şeyin bir zamanı var. Kelimeler var. Kalbe okunduğunda kimi şifa, kimi atlıyı atından indirir bir kılıç darbesi. Kimi ölüyü diriltir, kimi diriyi öldürür. Diyor ya Mevlana; "sözü, hali olunca pervaz vurup kanatlananlar var. Kelimenin hacmi, cismi, ağırlığı, şekli şemaili var. Her biri aynı değil söz var, söz var. Asıl var, suret var. Melek var, şeytan var. Ümitvarım merhamet var. Gözün gördüğü var, görmediği var. Vallahi ölüm var, billahi ölümden sonrası var. Şükür ki ölüm var.."
Evlenecek çiftler arasında aşk ve sevgi olması elbette önemlidir ama öncelikle iyi bir ilişkiyi tesis edecek ortak noktalar olmalıdır. İyi ilişki ve kaliteli beraberliğin meyvesi olarak sevgi ve aşk yakalanabilir.
Sayfa 36 - Yaşam Alışkanlıklarının Bir OlmasıKitabı okudu
“Durumlarımız bakımından, belki de birleştiğimiz noktalar çok olmaz ama biliyor musunuz, bu düşünceye kendim de inanmıyorum, çünkü birleşilen noktalar olmadığı sanılırsa da onlar vardır... İnsanlar mizacen tembel oldukları için, kişilikleri kabaca sınıflandırırlar ve aralarında bir ilişki bulamazlar. ”
Antik Yayınları
Reklam
Aşk psikolojisinin en dikkate değer taraflarından biri de mevzuunu tanımadan başlamasıdır; onun için her aşk, devamı boyunca biryığın lezzetli keşifler silsilesi olur. Gülerken, konuşurken, hiddet veya hüzünde bu küçücük insan vücudü daima bizim için yenidir ve her kımıldanışında, kâinatla her temasında yepyeni hayranlık imkân ve vesileleri verir. (...) yarın boynunun muztarip melek inhinasını şimdiye kadar görmediğimize şaşarız, bir başka zaman küçük bir yolcu arabasının ayaklarımızın ucuna düşen aynadan süsünde, yalnız bir ucundan gördüğümüz dudak ve çenesinde, bütün bir sanat eseri güzelliğini ve uzaklığını bularak kendimizi körlükle itham ederiz. Bir başka vakit, gözlerinin rengi ve alnının biçimi, bakış tarzı bizi imkânsız ve sırrı meçhul hazlar içinde bırakır. Hülâsa, bir yıldız kasırgasında ve büyülü bir terkib halinde tanıdığımız ve sevdiğimiz mahlûku, yavaş yavaş çok şaşırtıcı bir coğrafya gibi keşfederiz. (...) Bu dikkat ve hayranlık sadece mükemmel ve güzel olan teferruatta duyulmaz, âhenksiz olan taraflar dahi aynı suretle taziz edilir. Hattâ Marcel Proust’un dediği gibi bazen sevdiğimiz vücutte bizi en çok bağlayan noktalar, belki de bu mükemmeliyetten uzak olan şeylerdir.
Eşler birbirine benzedikleri ölçüde değil, birbirlerinden ayrıldıkları noktalar itibariyle çift olurlar.
Kadınlar aleyhindeki makalelerinizde haklı noktalar var. Fakat incelenmesi ve reddedilmesi lazım gelen taraflarda pek çok... İşte ben size bunlardan bahsetmek niyetindeydim. Lakin siz selamünaleyküm der demez sevda konusunda saptınız... Çünkü gözünüzde kadın ancak o bakımdan kendisiyle konuşmaya değerdir. Önemi bundan ibarettir.
Artık özdeşleşme ile aşk yaşamanın uç noktalar arasındaki farkı "çekicilik" ya da "esaret” olarak tanımlamak kolaydır.
Türk gençliğine bıraktığım emanet Saygıdeğer efendiler, sizi gunlerce alıkoyan uzun ve ayrıntılı konuşmam, en sonunda, geçmişte kalmış bir dönemin hikayesidir. Bunda, ulusum için ve gelecekteki çocuklarımız içim dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktalar belirtebilmis isem, kendimi mutlu sayacağım. Efendiler, bu konuşmamda, ulusal hayatı bitmiş sanılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını, bilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugun ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan bu yana çekilen ulusal felaketlerden doğan uyanisin ve bu sevgili vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum. Mustafa Kemal ATATÜRK
Sayfa 599 - Türkiye iş BankasıKitabı okudu
Geri199
1,500 öğeden 1,486 ile 1,500 arasındakiler gösteriliyor.