Anmak Unutmak
İki tür nokta var Biri önüne ve ardına bakar, Biri ardına bakmaz, Ardını noktalar.
Hayâsı gidenin kalbi ölür...
Sevgili Peygamberimiz, "Hayâ imandandır” buyurmuştur. Diğer bir hadisinde, "Hayâ ile iman birbirinden ayrılmaz ikilidirler. Kişiden, iman giderse hayâ, hayâ giderse iman kalkar" buyurmuştur. Yani hayâsız iman, imansız da hayâ olmaz. Kişinin imanının gitmesi veya hayâsının kalkması kalple alâkalıdır. Kalp her şeyin merkezidir. Kalbin ölmesi demek onun mânen kararmasıdır. Sevgili Peygamberimiz bir hadisinde, "İnsan cesedinde bir organ vardır ki, o sağlam olursa bütün ceset sağlam olur. O fasid olursa bütün ceset fasid olur. Dikkat edin o kalptir" buyurmuşlardır. Yani, kul Yüce Yaratıcı'nın kendisiyle beraber olduğu idrakine varır ve günah işlemez, O'nun huzurunda hayâsızlık yapmaz ise kalbi ölü değildir. Eğer orası pis ve hatta ölü ise yani harap vaziyette ise Cenab-ı Hakk'ın o kişiye nazarı yoktur. Allah'ın nazarı üzerinden kalkan bir kimse ise her türlü hayâsızlığı yapar. Hem kendini hem de diğer insanları saptırır. Tasavvufculara göre, işlenilen günahlar sebebiyle bembeyaz olan kalp, her bir günah ile siyah noktalar halinde çoğalarak kararır ve neticede simsiyah olur. İşte bu kalbin ölümüdür. Yapılan ibadetler ve tevbe-i istiğfarlar ise bu kirleri temizler ve o kalbe hayat verir. Tabii ki Allah'tan korkan, kuldan utanan kimse günah işlemeyeceği için kalbi hep diri olur.
Sayfa 68 - Âşir Efendi, 32b/Buhari, Iman, 16/Müslim, İman, 59/Buhari, İman, 39Kitabı okudu
Reklam
Ne sizi ve ne de dünyanızı beğenmiyorum. Fakat karışmıyorum. Çünki ben başka maksaddayım; başka noktalar benim kalbimi doldurmuş, başka şeyleri düşünmeye kalbimde yer bırakmamış.
Benim bulunduğum noktada durmak zor. Sanki başka noktalar beni çağırıyor.
Bilincimiz gibi, vücudumuz da bir labirenttir. Her yerinde karanlık alanlar vardır. Her yerinde ölü noktalar, pusular, ikili anlamlar gizlidir.
Sayfa 236 - Doğan Kitap 1. Baskı Epub T.s.s. 312Kitabı okudu
Onun hükmü altına girdiğine memnundu. Doğasının derinlerinde hiç el değmemiş noktalar vardı. Gelecek bir tatlı söz ya da okşayan elinin bir dokunuşu bu noktalara uzanabilirdi.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Bazen bir çizgidir hayat Çizgi ki bitmek bilmeyen noktalar cümlesi Bazen kâğıttaki kalem lekesi
Sayfa 26
Her insanın hayatında, hakikat yolculuğu farklı bir noktadan ve farklı yollara girerek başlar. Bir dairenin etrafındaki sonsuz noktalar gibi, her bir nokta, noktalığının farkına vardığı zaman, bir uyanış başlar: "İnsanlar uykudadırlar; ölünce uyanırlar." hadis-i şerifinde buyrulduğu gibi "ölmeden önce ölmeye" koyulmanın başlangıcıdır bu uyanış.
Gerçek insan, kendi ile barışık olan kimsedir...
Gerçeklik her zaman sanat değildir. Sanat da her zaman gerçeklik değildir, ama gerçeklik ve sanatın birbirine dokunduğu noktalar vardır: İşte ben de onları arıyorum.
Reklam
"Diyeceğim şu ki, o andan sonra, Aşk hükmetti ruhuma," diye sözünü noktalar Dante.
Sayfa 69 - KronikKitabı okudu
Çıkar manastırı yerine cemaat-tarikat koy, aynı anlam...
Bir ülkede manastırların çok sayıda bulunması onları hareketliliğin düğümlendiği noktalar, gelişmenin önünü tıkayan engeller haline getirir, iş merkezlerinin olması gereken yerde açılan manastırlar tembelliğin kurumsallaşmasına yol açar.
Sayfa 600Kitabı okudu
Modern mezbahalarda inekler, kesilmeden önce dolambaçlı bir labirentten geçirilir. Keskin dönüşler ve kör noktalar hayvanın önündeki kısacık mesafeden ötesini görmesini engeller. Böylece son bir kaç adıma dek, yani labirent aniden daralıp da metal tasma sıkıca boynuna geçene dek yolculuğun onu nereye getirdiğini anlamaz.
Sayfa 105 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Ama — bilemediğindir, o yerler; o noktalar, dokunmadıklarınız… Dokunamadığın noktalardan gelir yaşamanın anlamı.
Sayfa 29 - Metis, 10. Basım Ekim 2014Kitabı okudu
__ Annemin yüreğinde birkaç sevgi dalı uzatabileceğim hassas noktalar olup olmadigini anlamak için gözlemlemek zorunda kaldığımda, onun soğuk, katı, oyunbaz, bencil, küstahlıkları çeyiziyle birlikte gelen tüm Listomèreler gibi densiz olduğunu anladım. Ona göre, yaşamda yerine getirilmesi gereken görevlerden başka bir şey yoktu, karşılaştığım tüm soğuk kadınlar, onun gibi, görevlerini dinî bir vecibe haline getiriyordu; ona duyduğumuz tüm hayranlıkları, ayinde salladığı buhurdanlıkla övünen bir rahip gibi kabulleniyordu. Yüreğinde kalmış anneliğe özgü o azıcık sevgiyi de ağabeyim soğurmuş gibiydi. Kendisine hiç cevap veremeyen bizleri, yüreği buz tutmuş insanların silahı olan ısırgan bir ironinin nükteleriyle hiç durmadan iğneliyordu. __
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı yarım bıraktı
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.