Peki, mutluluk sadece gülümsediğimiz anlardan mı ibarettir? İnsanın hayatın zorluklarıyla mücadele etmesi, sevdikleri için fedakarlıklar yapması da mutluluğa içkin midir?
Zira hayat, bizim ona yüklediğimiz gizemlerden ve tılsımlardan çoğu zaman azadeydi. O kendi başına, evrensel neden-sonuçlar üzere akıp giderdi. Olayı tuhaf hale getiren bizzat insanın kendisiydi.
Hiç karşılık beklemeyen bir sevgi onu suçluluk duygularına bağlamayı başarmış, kendi hayallerini çöpe atmak pahasına bir başkasının beklentilerini yerine getirmek isteğini yapmıştı.