Neden yavaşlamayı salık veriyoruz? Çünkü yavaşlık, hızın temsil ettiği sorunların bir ilacı. Kibre karşı tevazu, tamahkarlığa karşı kanaat, zulme karşı merhamet, hıza karşı yavaşlık. Zaman yoksulluğu, stres, düşmanlık, eşitsizlik, çevrenin ve medeniyetin tahrip edilmesi gibi bir dizi sorunu doğuran hız kültürü, hayatı sığlaştırıyor. İnsanlar hayatlarını iş, ev (televizyon) ve alışveriş üçgeninde geçirirken; durup düşünmeyi, kendi içine bakabilmeyi, sevdiği bir insanın yüzünü seyretmeyi unutuyor. Anın içine gömülmeyi, teknolojik zırıltıdan kaçıp saklanarak kendimizle baş başa kalmayı, bir ekran karşısında olmaksızın zamanı tecrübe edebilmeyi ve hatta, giderek bir sofra etrafında uzun sohbetler yapmayı unutuyoruz. Yavaşlığa taraf olmak adalete, barışa ve çevreye taraf olmaktır. Ötekiyle bir bağ kurmaya ve merhamete talip olmaktır. Sabırsız, nicelik yanlısı, sığ, kontrolcü ve agresif hızlıya karşı; sakin, nitelik yanlısı, derin, sakin, sezgisel ve özenli olanın tarafını tutmaktır yavaşlık. Gıdanın şükrünü eda etmektir, hayatın her anını kıymetlendirmek, insana güzel bir nazarla bakmayı bilmektir.