Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyza Nur

İnsan her doğum gününde benzer şeyleri diler. Sağlık, aşk, para... Bu liste böyle uzar gider. Listede olmasına özen gösterdiğim bir şey daha vardı o da mutlu olmak. Ancak insan yaş aldıkça anlıyor doğru şeyler için dua etmenin kıymetini. Mutlu olmayı istemek yanlış değil tabii ki ancak yüreklilik gerektirdiğini anlamak gerek. İnsan düşünmeli mesela ufacık şeylere mutlu olmaya yüreğim var mı, insanlar gözümün içine baktığı halde beni anlamadıklarında mutlu olmaya yüreğim var mı, yalnız kaldığımda mutlu olmaya yüreğim var mı, başkasının düşüncesizce ağzından çıkan sözleri günlerce tekrar tekrar düşünürken mutlu olmaya yüreğim var mı? Bu sorulara cevap aradığında ya da bir bir başına geldiğinde, düştüğünde o karanlık kuyuya anlıyorsun yürekli olmadığını. Sonra bir daha eskisi gibi gülemez oluyorsun.
Reklam
Bütün kitaplara aynı anda başlama isteği, yakamı bırak be kardeşim sbsbbshd
"İnsanoğlunun degeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini...Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür." Tolstoy

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Düşündüm de "Aforizmalar" kitabı ile güzel bir seri oluşturabilirim. Her güne bir özdeyiş... 14. Düz bir yolda yürüyor olsan, tüm ilerleme isteğine rağmen hâlâ gerisin geriye gitsen, o zaman bu ümitsiz bir durum; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik, bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, zeminin özelliğinden ileri gelebilir, umutsuzluğa kapılmamalısın.
Konu: Eski Türklerde Eğitim.
Alt Başlık: Kutadgu Bilig'de Eğitim Felsefesi Bilgisiz olan kişiler kendi eylemleri ve fikirleri hakkında doğru yargıya varacak beceri, düşünce yeteneği ve anlayışına sahip olamadıkları için öğütle yola gelme ihtimali olmayan insanlardır.
Reklam
Kalbin, benliğine ağır gelmeye başladığında taşıması zormuş.
"bak artık yaralarımı saklamıyorum." Not: Saklamıyorum değil saklayamıyorum...
"Avrupa'dan bir şey başaramadan dönen Ferit Paşa'ya çektiğim şifre" Atam böyle ölmez füze atsaydın... haykırdım ahahhahah
Düşünüyorum da belki de bizim en büyük problemimiz benliğimizi oluşturan temel duygu ve durumlara karşı -mış gibi yapmaktan kaynaklanıyordur. İnsan öfkelendiğinde -mış gibi yapmıyor ve öfkesi herkese yayılıyor ancak iş sevmeye, saymaya, saygı duymaya geldiğinde çok kolay -mış gibi yapabiliyoruz ve bu yapmacıklık da öfke gibi herkese bulaşıyor. Sevginin onaracağı yaralar derinleşiyor, saygının bir arada tutacağı insanlar birbirinden kaçıyor, kaçıyor...