Eğer tıbbi uygulamalar bu çabalarımda bana kılavuzluk edecekse o zaman bir “tanı” koymam gerekmiyor mu? İşte karşımızda yeni bir bilim, ümitsizlik tanısı. Benim koyduğum tanıya göre bu adam ruhunu özgürlüğe kavuşturmanın özlemi içinde, ama inanç zincirlerini kıramıyor. Seçeneklerden yalnızca evetleri istiyor, kabullenişleri; hayırları, feragatleri reddediyor. Kendini kandırıyor: Seçim yapıyor, ama yaptığı seçimdeki adam olmayı reddediyor. Acı içinde olduğunu biliyor, ama yanlış şey için acı çektiğini bilmiyor! Benden rahatlatmamı, teselli ve mutluluk vermemi bekliyor. Ama ben ona daha fazla acı vermek zorundayım. Onun saçma sapan acısını, bir zamanlar olduğu gibi soylu bir acıya dönüştürmek zorundayım.
Abdülkadir-i Geylânî Hakkında Keramet-ine Dair 3 Nokta
Birinci Nokta: Hazret-i Gavs'ın kasidesinin başında bu beş satırdan evvel, acib, pek garib, çok beliğ, nazdarane tahdis-i nimet suretinde bir dava-yı iftiharkârane ifade eden iki sahifelik kasidesindeki hârika davasına delil olarak bir keramet-i bahireyi âdeta mu'cizeye yakın bir hârikayı göstermek lâzım geliyordu. İşte o akılları hayrette
Sayfa 183
Reklam
"Genç Werther'den bahsettin" diye sözlerine devam etti Nietzsche, "o zaman sana Goethe'nin sözlerini hatırlatayım -'Adam ol ve beni takip etme... kendini takip et! Kendini!' Pek çok genç erkek Werther'i kendine örnek alıp intihar ettiği için o cümleyi kitabın ikinci baskısına eklediğini biliyor muydun? Hayır Josef, buradaki esas mesele sana benim gittiğim yolu anlatmam değil, senin bunalımdan kurtulmak için kendi yolunu bulmana yardım etmemdir. Pekâlâ, rüyadaki usturaya ne demeli?"
Sayfa 284Kitabı okudu
KİMSE KİMSEYİ SEVMEK ZORUNDA DEĞİL Mİ?
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil, böyle bir söz ortaya çıkmış, Müslüman topraklarında. Müslüman kimliğinin taşındığı bu topraklarda bu söz fitnedir, fitne. Önce Müslüman kimdir? Nasıl olmalıdır? Bu sorulara cevap verelim. 1.Kötülüğe en güzel şekilde karşılık verirler! Muminin 96: İşte onlara, sabretmelerinden ötürü, mükâfatları iki defa
Cehalet bitti şükür ! Bilgiyle bilgisizlik arasındaki o anlamsız ayrım kalktı ! Artık herkes her şeyi biliyor . Artık herkes kendini şehvetle seviyor. Kaldıysa bir huzursuzluk , o da bilmeyenlerin bilenleri küçümsemesinden başka bir şey değil ! Herkes bilgi zehirlenmesinden ölecek ! İki söz arasında kir çapak , aksırık - tıksırık , toz -pas gibi sesler duyulsa da , herkesin siyasetten iklime, aşktan ölüme , hukuktan petrole , karıncalardan kutuplara... büyük düşünceleri var !
Mal sevgisinin sebebi
Mal sevgisinin üç sebebi vardır. 1. Evlad ve Akraba Sevgisi: Bunun ilacı, kişinin; onları yaratanın, onlarla beraber rızıklarını da yaratmış olduğunu hatırlamasıdır. Nice çocuklar vardır ki, kendilerine babalarından herhangi bir miras kalmadığı halde durumları miras alanlardan daha güzeldir. Eğer evlat ve akrabalar takva sahibi iseler, Allah Teâlâ onlara yeter. Eğer günahkâr iseler, onun malı günah işlemelerine yardımcı olur. Eğer miras bırakan bunu biliyor veya öyle bir zannı varsa günahı da kendisine döner. 2. Malın varlığı, görülmesi, elinin altında olması ve (tasarruf etmeye) gücünün yetmesiyle lezzet almak: Öyle ki, nefsi o maldan ne yemeye ne de sadaka vermeye müsaade etmez. Bu bir kalp hastalığıdır ve özellikle yaşın ilerlemiş olması durumunda ilacı zor bir hastalıktır. Şayet kişi bu hastalığın tedavisini kabul ederse, bunun ilacı, cimriliği ve cimrileri kötüleyen ayet ve hadisleri çokça düşünmek, insan tabiatının bu tür şeylerden nefret etmesi, malın kötülüğünü ve afetlerini öğrenmek, cömertler ve zühd hakkındaki ayet ve hadisleri öğrenmek ve kendini zorlayarak -kendisinde bir huy haline gelinceye kadar- malı cömertçe harcamakla mümkündür. 3. Dünya sevgisi olarak isimlendirilen ve sadece mal ile elde edilebilen, ölmeden bir an önce ulaşılmak istenilen lezzetlere ve şehevî isteklere karşı duyulan sevgidir.
Sayfa 240
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.