139 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Bir Arınmanın İç Tezahürü
üstad sezai karakoç'un kaleme aldığı samanyolunda ziyafet adlı bu şaheser; oruç yazıları alt başlığında derlenmiş olup, büyük manaların birbiri ile harmanlandığı bir ramazan ayına övgü şöleni tadındadır. bir çırpıda bitirdiğim bu eser üstadın diriliş ve milliyet gazetesine vermiş olduğu demeçlerden, diriliş dergisine verdiği köşe yazılardın
Samanyolunda Ziyafet
Samanyolunda ZiyafetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20233,365 okunma
Günaydın. Çok isteriz ya bazı şeyleri, çok hak ettiğimizi düşünürüz. Hem bunlar öyle büyük arzular yahut hezeyanlar da değildir. Feyyaz Kayacan bir başka kitabında, "Hani dünyalar benim olsa nesi eksilirdi dünyanın?" diye sorar. Biz de bu soruya cevap aramaktayız sevgili okur. Ona buna nasip olan dünyaların zerresi bize niçin nasip
Reklam
Eski Yunan ve Roma M.Ö.5.yy'de Leucippus ve Democritus'la başlayan atomcu filo­ zoflar materyalizmin ilk türünü ileri sürdüler. Bu teoreme göre gerçeklik hareket halindeki, bölünemez parçacıklardan -başka bir deyişle boşlukta hareket eden atomlardan- oluşuyordu. Maddi par- 425 RUPERT SHELDRAKE çacıkların nesnelerin yüzeyinden her yönde
Mademki iki ben bir arada olmaz... Şehzade Mustafa ...
Ama en korkunç krizi benlik bahsinde oldu. "O'nun yanına iki ben sığmaz," diye okuyordum. "Sen, ben diyorsun. O da ben diyor. Ya sen öl, ya O ölsün ki bu ikilik kalmasın. Fakat O'nun ölmesi imkânsızdır. Bu ne hariçte ne de zihinde mümkün olur. Çünkü O ölmeyen bir diridir. O kadar lütufkârdır ki imkân olmuş olsaydı senin
Doğan KitapKitabı okudu
372 syf.
9/10 puan verdi
Savaş icat eden görmesin cennet!
Siz bu "satırlarda" okurken Yahudiler Almanlar tarafından soykırıma uğruyor. Ve yine siz bu "satırları" okurken Yahudiler Müslümanları katlediyor. Ne acı değil mi tarihinde büyük acılar olan bir topluluğun tarihte emsali görülmemiş acılar yaşatması Filistin'e. Ne der
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
bir kitabında: "Savaş icat eden görmesin
Nefes Nefese
Nefes NefeseAyşe Kulin · Everest Yayınları · 201311.7k okunma
.... Çağdaş kadının bağımsızlık korkusu: “Sindrella Kompleksi” Sindirella Kompleksi’ni ilk duyduğumda adı itibarıyla ve kadın meselelerine ilgim olduğundan dikkatimi çekti, biraz araştırdım. İnternette tatmin edici bir kaynağa rastlayamadım. Fakat yazar Colette Dowling’in Sindrella Kompleksi adında bir kitabı olduğunu görünce derhal sipariş
Reklam
Allah 'a sığındılar onlar muhakkakı CENNET-İ ALÂ' nın içinde huzurlular peki hiç bir şey yapmayanlar nasıl ki Hz. İbrahim 'imi ateşte yakan Nemrut idi söyle bir kısas vardır olayda Nemrut azgınlığının önünde bir engel olarak gördüğü Hz. İbrahim’i (ki üç semavi dinin ortak atası ve peygamberidir) ateşe atarak cezalandırmak ister. Meydanın ortasına dev bir ateş yaktırır. Ateşi gören canlıların tümü etrafa kaçışır; ancak bir karınca müstesna. Ağzında bir damla su ile bir karınca devasa ateşe doğru telaşla koşturur. Onu gören bir başka karınca “Nereye böyle telaşla?” diye sorar. Karınca “Duymadın mı Hazreti İbrahim’i ateşe atacakmış Nemrut!..” deyince. Diğer karınca alaycı bir ifadeyle, “Ateşi görmedin herhâlde; kocaman bir ateş. Kaçmaktan başka çare yok. Ağzındaki bu bir damla su ile mi o ateşi söndüreceksin?” der. Bizim karınca, “Hiç olmazsa yönümüzü belli olsun.” diye karşılık verir. Karınca kadar olamayan milyonlarca Müslümanlar var.
Ölüm
İlk büyük korkumu on iki yaşımdayken yaşamıştım. Bir süre sonra ölümle tanıştım. Ölüm çok başkaydı, yanıma annemi ve babamı kabul etmemişti. Küçüktüm. O zamana dek hiç düşünmemiştim. Sonra hayatımda pek çok şeyden korktum. Çok kez korktum. Sonra hayatı yaşamaktan korktum, o güzel hayatı muhafaza pahasına. Sonra bir baktım ki, her nüksünde telafisiz hasar bırakan kalp krizi gibi, cesaretle yaşamam gereken, ama sakındığım hayatımda hasarsız bir alan kalmamış. O çok değerli hayatımın umut vaadi kalmamış. Sonrasında ise o çok değerli hayatımla o çok korkunç ölümüm arasında tercih moduna girmeye başlamışım. Nietzsche'nin "bengi dönüş" ündeki, geçmiş yaşantımızı tüm ayrıntılarıyla ve acılarıyla aynen tekrardan aslında asla yaşamak istemeyeceğimizin kendi açımdan ne kadar doğru bir tespit olduığunu düşündüğümde, veya Schopenhauer'in "hiçliğin o keyifli dinginliğini bozan bir durum" olarak nitelendirdiği hayat, artık benim için de çok üzücü, naçar ve kendisine karşı yalnızca kırgınlık duyabileceğim, yok aslında artık kırgın bile değilim, bir durumda. Sonra baktım ki artık hayat nazarında güzel sayılabilecek hiçbir şey için takadım da yok. Hepsi, isteyenin olsun. Son durağa çok mesafe kalmadığını biliyorum. Bundan dolayıdır ki dünyanın en önemli şeyleri o kadar gereksiz ve boş gelmeye başladı ki, büyük bir yılgınlık duyuyorum. Ve artık hiçbir şeyden hiçbir kimseden veya hiçbir olacaktan ve ölümden korkmuyorum. Yıllar önce çok genç yaşta hayattan kırgın ayrılan bir arkadaşımın söylediği gibi, ölmüş eşeğin kurttan korkması için bir sebep kalmamıştır artık.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.