Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu kadar samimi ve ciddi bir aşk, her kadının kalbinde uyuyan, derin, seçkin bir aşkla sevilmek arzusunu o kadar safça ve kuvvetle tatmin ediyordu ki...
Sayfa 126 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
... onu o kadar az sevdiler ki, kendi kendini sevmesinden başka çıkar yol bırakmadılar.
Reklam
Gerçeklik ve doğa, çok önemli şeylerdir; o kadar ki, bazen en ince hesapları bile altüst ederler!
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar; Hatta çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi; Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı ama Allahın adını, Günahkar da sayılmazdı. Yazık oldu Süleyman Efendi'ye
farketmek
İnsanın en büyük hatası kendini seyretmemesidir, o kadar çok ilgilenir ki dekorla ! Tanıyamaz bir türlü başaktörü. Sadece gözleriyle yolculuk edebilen bir insanın kendine tapması kaçınılmazdır. Sadece fark edebilsin yeter gerisi gelir.
kim olursan ol diyorlardı uygunsuz vaziyette yakalanmadıysan marifet sende yani işler yine tıpkı ta gaza beylikleri döneminde ileri gelenlerin aralarında sıkıntıyı dağıtmak gayesiyle başlatılan elim sende oyunu devam ediyormuşçasına işliyor tek boyutlu ve sade ve sadece kutsal kitaplarından bazı sayfalar kopmuş bazı satırlar silinmiş planlı
Reklam
tarihte ilk defa çocuk annesiyle babasına poz verdirtiyor onların kaptırmıyordu portre ressamlığını yadlara dünyanın bin bir bucağında çocuklar dünyaya gelmelerine vesile olan çifte neyi tavsiye edecekler merak konusu ilk defa buydu ilk defa yarım yamalağın yalvara yakardığı ilk defa keşmekeşten bu kadar güzel koku ötelerde sekiz kişilik
Ben dünyaya seslenmek, dünyayla bütünleşmek istiyordum, ama şevkimi kırıyor, hevesimi kursağımda koyuyordu dünya. Olduğum yerde kalmam, haddimi bilmem isteniyordu benden. Göreceklerdi öyleyse! Yine de onları uyarmıştım ben. Kölelik mi? Bundan bahsedilmiyordu artık, kötü bir anıydı bu, o kadar. Benim ikinci sınıf bir yaratık olduğum kuruntusu mu? Bu da gü­lünecek bir şeydi sadece. Bütün bunları unutmuştum yahut unutmaya hazırdım, yeter ki bana karşı gardını yüzünde tutmasındı dünya. Keskin dişlerim vardı hasımlarımın etine geçirebileceğim. Ve onların tutup koparıcı gücünü hissediyordum çenemde. Ayrıca ... Peki, ama nasıl oluyor bu? Tiksinmek, nefret etmek hakkı bü­tünüyle bendeyken, nasıl yüz çeviren onlar oluyordu? Kendisinden özür dilenmesi, yalvarılması gereken kişi ben olduğum halde, nasıl oluyordu da, kendisine karşı en ufak bir nedamet, en ufak bir suç ikrarı arz edilmeyen kişi, yine ben oluyorum?
Sayfa 143Kitabı okudu
Bulunduğu hayattan, yaşadıklarından kopmayı o kadar arzuluyordu ki, hiç kimsenin tanımadığı, hiç kimseyi tanımadığı bir hayatın hayalini kuruyordu.
O kadar çok konuşuyordu ki; Hülyası kalmadı hiçbir şeyin… Kalktım yapacak bir yanlış aradım…
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.