Bu kadar samimi ve ciddi bir aşk, her kadının kalbinde uyuyan, derin, seçkin bir aşkla sevilmek arzusunu o kadar safça ve kuvvetle tatmin ediyordu ki...
Sayfa 126 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye
İnsanın en büyük hatası kendini seyretmemesidir, o kadar çok ilgilenir ki dekorla ! Tanıyamaz bir türlü başaktörü. Sadece gözleriyle yolculuk edebilen bir insanın kendine tapması kaçınılmazdır. Sadece fark edebilsin yeter gerisi gelir.
kim olursan ol diyorlardı uygunsuz vaziyette
yakalanmadıysan marifet sende
yani işler yine
tıpkı ta gaza beylikleri döneminde
ileri gelenlerin aralarında sıkıntıyı dağıtmak
gayesiyle başlatılan elim sende
oyunu devam ediyormuşçasına
işliyor tek boyutlu ve sade ve sadece
kutsal kitaplarından bazı sayfalar kopmuş
bazı satırlar silinmiş
planlı
tarihte ilk defa çocuk annesiyle babasına
poz verdirtiyor onların
kaptırmıyordu portre ressamlığını yadlara
dünyanın bin bir bucağında çocuklar
dünyaya gelmelerine vesile olan çifte
neyi tavsiye edecekler
merak konusu ilk defa buydu
ilk defa yarım yamalağın yalvara yakardığı
ilk defa keşmekeşten bu kadar güzel koku
ötelerde sekiz kişilik
Ben dünyaya seslenmek, dünyayla bütünleşmek istiyordum, ama şevkimi kırıyor, hevesimi kursağımda koyuyordu dünya. Olduğum yerde kalmam, haddimi bilmem isteniyordu benden. Göreceklerdi öyleyse! Yine de onları uyarmıştım ben. Kölelik mi? Bundan bahsedilmiyordu artık, kötü bir anıydı bu, o kadar. Benim ikinci sınıf bir yaratık olduğum kuruntusu mu? Bu da gülünecek bir şeydi sadece. Bütün bunları unutmuştum yahut unutmaya hazırdım, yeter ki bana karşı gardını yüzünde tutmasındı dünya. Keskin dişlerim vardı hasımlarımın etine geçirebileceğim.
Ve onların tutup koparıcı gücünü hissediyordum çenemde. Ayrıca ...
Peki, ama nasıl oluyor bu? Tiksinmek, nefret etmek hakkı bütünüyle bendeyken, nasıl yüz çeviren onlar oluyordu? Kendisinden
özür dilenmesi, yalvarılması gereken kişi ben olduğum halde, nasıl oluyordu da, kendisine karşı en ufak bir nedamet, en ufak bir suç ikrarı arz edilmeyen kişi, yine ben oluyorum?