Arkadaşlar merhabalar, görme yetersizliği yaşayan genclerimiz için üniversite sınavı ve kpss sınavı kapsamında bu yıl ki okumalarimiza yazın başlamaya karar verdik. Ne kadar erken o kadar iyi olur diye düşünüyoruz. Bize destek olmak isteyecek insanlar olduğuna eminim. Özelden iletişime geçerseniz sizleri de grubumuza eklemek isterim. Bu yıl sınava girdiler. İnanıyorum ki hepsi bir yerlere yerlesecekler. Desteklerinize talibim. Hepinize şimdiden , canı gönülden çok teşekkür ederim 🤗🌸 ömrüm ve sağlığım izin verdikçe , onlara destek olmak istiyorum. Sizlerinde destek olmak isteyeceğine eminim. Umarım aramıza katılırsınız. 🤗🌸
Ve sonra ne oluyor biliyor musun?
Yarım kalıyorsun, değişiyorsun. Biraz güvensiz, biraz umutsuz, biraz da umutlu. Ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Bir zamanlar uğruna dünyayı karşına alabileceğin adam yabancılaşıyor sana. Adım adım uzaklaşıyorsun. Kör kalsa, yatalak olsa, bacaklarını kaybetse vazgeçmeyeceğin adamın buna hiç değmediğini
Ateistin kutsal kitabı mı olur kardeş? Kitapsız değil mi bunlar yahu? Dur biraz başa saralım.
"Bütün çocuklar ateisttir, tanrı fikri onlarda yoktur."
// Baron D'Holbach
Kitapta geçen bu alıntı ile başlayalım. Okula başlar başlamaz aynı sene yaz tatilinde, çoğu çocuk gibi camiye Kuran kursuna gönderildim. Küçükken de Allah ismi hep
Bugün biri çıkıp 'sizce dünyada enerji problemi var mı?' diye bir soru sorsa şu cevabı verirdim: 'Evet bayım, kesinlikle dünyada bir negatif enerji problemi var!' Ve daha da kötüsü, bu enerji problemini ortadan kaldıracak elimizde ne bir pozitif enerji santralimiz var, ne de yeraltı rezervlerimiz... Orta Doğu ve Arap Yarımadası dahi bu konuda
YouTube kitap kanalımda Kardeşini Doğurmak kitabını yorumladım: ytbe.one/XvACJzZtwCM
"Yetiştirdiğin ağacın meyvesini ilk sen yemez misin?" Ensest suçunu kabul eden bir "baba"(!)
Uzun zamandır kurgu romanların arasında kaybolmamla birlikte oluşan rahatlığımı bozabilecek ve beni içindeki saf gerçeklerle rahatsız
Her zaman ki gibi babaannemi ziyarete gittim.Hiç değişmeyen hâliyle yine sessizliğine bürünmüştü.Sessizliğin verdiği sükutu ile ona çektiğim nasılda belli.
O hep kendi halinde biri oldu .
Acısınıda hüznünüde kalbinin en muteber yerde saklar,kimse görmesin dokunmasın diye..
Kendine has yaşadı bunca yıl.
Çok düşkündür bana.Nene torun ilişkisi değil bir arkadaş muhabbbeti vardır aramızda.Saçıyla oynarım ellerini avucuma koyar koklarım en derinden .Elleri nasır tutmuştur geçmişin izinden derin acılardan.Birtek ben anlarım onun acısını evet ben anlarım çünkü herkes ona afaki bakarken ben ona bir kitap gibi bakıp sayfalarında dolaşır dururum.Benim ona sevgim çok başkadır.Anlat deseler bir kelama sığdıramayacak kadar acizimdir.
Bugün onun bu fotoğrafını çekerken bir hâyli düşündüm,ağladım.Yorgun bedeninin verdiği hâletin içinde kendimi tasavvur ettim.Nasıl da bir çaresizlikti bu.Saatlerce etkisinde kayboldum.Yaşlanıyorsun ve ömür denen sermayenin yavaş yavaş sona erdiğini görüyorsun.
Çok garip.
Vakitler öncesinde bir yerde bir söz duymuş idim,derki: “Acıyı gel bana sor.
Ne vakit konuşsam kan gelir ağzımdan.
İşte bir mendil,en fazla bu kadar kanayabilir!”İşte benim babaannemde gördüğüm histe tamda böyle..
Ne zaman onu düşünsem kalbimin en derinliklerinde onun izine rastlarım.Bana çok şey öğretti çok şey kattı hayatın sırrından..
Yeterki bakmak ile görmek arasında saklı olan o ince çizgiyi bana öğretene kadar..
Rabbim senden ebeden razı olsun gül kokulum.
Herkese merhaba
Daha önce iki kez okunmayı deneyip yarım bırakmıştım bu kitabı. Hayatıma girme zamanını doğru ayarlayamamışım galiba:)
Kitapların da insanlar gibi olduğunu düşünmüşümdür hep. Doğru zamanda doğru şekilde hayatımıza girmeliler...
Ama kitabı okuduğum süre içerisinde defalarca yarım bırakma isteği kapladı içimi. Yine mi doğru zaman