Varlığını hissettiğim fakat sana dokunamadığım bu dünyada...beni endişelendiren asıl şey, bir gün sana sımsıkı sarılamayacağımın endişesiydi. Varlığını ile hayat bulduğum bu küçücük dünyamın kocaman hayalleriydin. Seni anlatmaya, sevmeye ve seni yaşamaya o kadar çok ihtiyacım var ki şuan. Seninle geçecek bir vakte, varlığına sayfalar dolusu kurulmamış cümleler yazmayı o kadar çok istiyorum ki...
Sayfa 80 - DİONYSOS YAYINKitabı okudu
belki inanmazsınız ama ben birini çok sevdiğim zaman onu öldürmemi gerektiren delilleri ortadan kaldırıyorum ve evet inanmazsınız, bunu o kadar çok sık yapıyorum ki, bu delillerin günün birinde beni öldürme ihtimali var.
Reklam
"Ee Saruman'" dedi Gandalf "Nereye gidiyorsun?
"Sana ne?" diye cevap verdi Saruman "Hâlâ benim nereye gidip geleceğimi sen mı tayın edeceksin, benim mahvolmam sana yetmedi mP" "Soruların cevaplarını biliyorsun, dedi Gandalf "hayır ve hayır. Fakat her halükârda, benim çabalarım sona eriyor Yükü Kral üstlendi Eğer Orthanc'ta bekleyeydın onu görebilirdin, o da
Son kez Ağaçsakalı görmek
Yolcular bir süre, bir zamanlar Isengard'm kapılarının olduğu yerde oturdular; şimdi ise burada iki uzun ağaç nöbetçi gibi Orthanc'a giden yeşille sınırlanmış yolun başında duruyorlardı; hayret içinde yapılmış olan işe bakakaldılar ama ne uzakta, ne yakında hiçbir canlı görünmüyordu. Derken hemen hum-ham, hum-ham seslerini duydular;
O kadar güzel gülüyordu ki, ben o gülüşlerin sahibi olan kalbe âşık olmuştum.
Sayfa 59 - DİONYSOS YAYINKitabı okudu
"Ne söylemeye geldiğini biliyorum Frodo: Yurduna dönmeyi arzu ediyorsun. Evet sevgili dostum, ağaçlar en iyi atalannın topraklarında yetişip serpilir; lâkin sana bütün Batı topraklan her zaman için kucak açacaktır. Halkının büyük efsanelerde adı pek geçmese de, artık yerinde yeller esen geniş ülkelerden çok daha büyük şanlan
Reklam
Kralın Ağacı
Gandalf şöyle dedi: "Burası senin ülken ve gelecekteki daha büyük ülkenin kalbi. Dünyanın Üçüncü Çağı sona erdi, yeni bir çağ başladı; çağın başlangıcını bir nizama sokup saklanabilen şeyleri saklamak senin görevin. Birçok şey kurtarılmış olduğu halde, birçok şey de geçip gidiyor; Üç Yüzük'ün gücü de bitti artık. Ve bütün gördüğün bu
Kralın Taçı
Mınas Tırıth in surlannın önünde geniş bir alan vardır, bu alan şimdi Gondor ve Rohan'lı askerler, sılahşorler ve Şehir ile ülkenin dört bir yanından gelen ahali tarafından çevrelenmişti Ordunun ıçinden gümüş ve gri renklere bürünmüş Dünedam çıkınca bir sessizlik oldu, önlerinde yavaş yavaş yürüyen Hükümdar Aragorn ilerliyordu. Gümüş ile
Bizler uykusuzluktan delirmenin eşiğindeki amatörlerdik. Uykusuzluk ve soğuktan delirmemizi engelleyen tek şeyse korkuydu. O kadar korkuyorduk ki deliremiyorduk. Her şeyden korkuyorduk. Komutanlardan, askeri mahkemelerden, elimizdeki silahlardan ve bize yaklaşan bütün sivillerden. Askeri uykusuzluk uyuyamamak değildir. Derin uykuya hiçbir zaman
Sabah tam Faramir Evler'den çıkıyordu ki, surların üzerindeki kızı gördü; tamamen beyazlara bürünmüştü ve güneşte parlıyordu. Adam kıza seslendi, kız indi; birlikte, bazen sessizlik içinde, bazen konuşarak, kâh çimlerin üzerinde yürüdüler, kâh yeşil ağacın altına birlikte oturdular. Sonra her gün aynı şeyi tekrarladılar. Penceresinden seyreden Şifacıbaşı'nın içi mutluluk doluydu, çünkü o bir hekimdi ve endişesi azalıyordu; o günlerin korkusu ve kötü bir şeyler olacağı endişesi insanların gönülleri üzerine ağır bir biçimde çökmüş olduğu halde, bakımı altında olan iki kişi iyileşiyor ve her geçen gün kuvvetleniyordu. Böylece Hanım Eowyn'in Faramir'e ilk gidişinin üzerinden beş gün geçti; bir kez daha Şehir'in surlarında birlikte durmuş bakmıyorlardı. Henüz bir haber gelmemişti, bütün gönüller kararmıştı. Ve hava da eskisi kadar parlak değildi artık. Soğuktu. Gece çıkmış olan rüzgâr artık Kuzey yönünden şiddetle esiyor ve şiddeti gitgide artıyordu, ama etraftaki topraklar kurşuni renkli ve daha korkunç görünüyordu.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.