Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hem sonra, Zarife’nin ona gerçekten ihtiyacı var mıydı? Gerçi kadın büyük sıkıntılar, dertler içindeydi, bu durumda kendisini sevebileceğini nereden çıkarıyordu? Mecbur muydu onu sevmeye? Onu istemeye? Çocuklara gelince, onların Yedigey amcalarını çok sevdiklerinden hiç kuşkusu yoktu. Ona çok bağlıydılar. Ama Zarife niçin sevecekti? Ne hakla böyle düşünceler geçiriyordu aklından? Uzun yıllardan beri yerleşip kaldığı ve besbelli hayatı boyunca kalacağı bu ortamda o saçmalıkları nasıl düşünürdü?
Sayfa 60 - Ötüken Yayınları, IX
Mutlu muydu peki? Aile, okul, toplum ve ülke akılsızlarla dolu olduğu için böyle akılsız çocuklar yetişiyordu. Pis, zayıf, kötü kokan, çirkin, burunsuz ve gözsüz ama mutlu çocuklar. Bu çocuklar toplum ve ülkenin aynası ve yetişkinlerin cezasıydı. Büyüdüklerinde ülkelerini pislikten, zayıflıktan, kötü kokudan ve çirkinlikten kurtaramayacaklardı. O devasa yok edici parmağın Kedi Ülkesinin umudunun üzerinde olduğunu gördüm tekrar. Hiç umut yoktu! Çok eşlilik, özgürce birlikte olma. Bunlar sadece "o iş" içindi. İnsanlar kendi milletlerinin geleceğini hiç düşünmüyordu. Hayatı seviyorlardı. O devasa yok edici parmağın hemen altında yaşamayı seviyorlardı. Gebermeyen hayaletler!
Sayfa 114 - 4. Basım Ekim 2023 İstanbul Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Efendiler, Rıza Paşa Kabinesi ve o kabinede, Harbiye Nâzırı olan zat, aziz vatanımızı işgal eden, süngülerini milletin canevine saplayan düşmanları misafir kabul ediyor ve onlara misafirseverlik ve yumuşaklıkla harekette mecburiyet görüyor. Bu ne düşüncedir, bu ne kafadır? Milli dava bu muydu?
Sayfa 287Kitabı okudu
İnsandan geriye kalanlar… tam olarak ne anlama geliyordu bu? Birkaç sert kemik ve yumuşak doku muydu? Giysi ve aksesuarlar mı? Somut,bir tabutun içine sığacak kadar ufak bir takım şeyler mi? Elle tutulamayan şeyler miydi yoksa -gök kubbeye gönderdiğimiz kelimeler, kendimize sakladığımız hayaller,sevgililerimizin yanındayken tekleyen kalp atışlarımız,doldurmaya çalıştığımız ve asla yeterince dile getiremediğimiz o boşluklar- yani her şey olup bittiğinde,koca bir hayattan, bir insandan geriye kalanlar… ve gerçekten çıkarılabilir miydi bunlar topraktan?
Sayfa 243
112 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Ataerkilliğe ve Namus Kavramına Bakış: Kırmızı Pazartesi
Kırmızı Pazartesi, herkesin bildiği bir cinayeti anlatırken aynı zamanda toplumu eleştiren bir roman. Eser, klasik bir roman başlangıcının aksine olayların sonundan başlayarak olayları ele alıyor. Yorumum ufak spoiler içerebilir, ona göre okumanızı tavsiye ederim. Kitap Santiago Nasar’ın öldürüleceği günü anlatarak başlıyor. Konu itibariyle ne
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,9bin okunma
Bu hayalin gerçekliğine inanmak tabii ki sapkınlıktı ama başka seçeneğim var mıydı? Acı gerçeklerle yaşamakta ısrar etmenin faydası neydi? Ne bekleyebilirsin o gerçeklikten? (…) Delilik bu muydu? Herkes bu konuda hemfikir olurdu. Eh peki o zaman, ben bu deliliği kabul ediyordum. Bir sabah kalktığımda, büyünün ortadan kaybolduğunu, yeniden hiçliğin ortasında kaldığımı keşfetsem ne fark edecekti? Ayaklarımın altında açılan bu uçurumdan beter olamazdı.
Sayfa 58 - DaniKitabı okudu
Reklam
56 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
“Kendimle konuşasım varmış.” incelemesi bu.
Ara ara açıp bir iki hayat kuralı okumak lazım. Elbette bildiğimiz şeyler ama dönem dönem unutup karamsarlığa kapılıyoruz ya da belki de depresif ruh hali de insanın bir ihtiyacı bilemiyorum , tabii ki sevilesi yanı yok ama uğrayıp geçiyor ki geçiyor olması , olabilmesi önemli olan bence. Hızlı atlatmak için bu kitap güzel hatırlatmalar yapar
Mutlu Olma Sanatı
Mutlu Olma SanatıArthur Schopenhauer · Can Yayınları · 202013,1bin okunma
"DÜNYANIN EN MUTLU KİŞİSİ" diye gösterir miydik seni parmakla?
Çok zengin olsan biter miydi dertlerin, Çok ünlü olsan tamam mi, O çok istediğin ev senin olsa, araba ya da, Çok sevilmek mi iyi gelirdi sana, Çok saygı görmek mi, En güzel kadın seçilmek mi, En yakışıklı erkek mi, En akıllı sen olsan tamam hisseder miydin kendini, Çözülür müydü düğümlerin hepsi aynı anda gerçekleşse, Tamir olur muydu kırılan yerlerin, Tükenir miydi umutsuzluğun, Yeniden böyle kocaman bir yaşama isteği gelip Yerleşir miydi yüzüne, En büyük sen olsaydın, diner miydi sesleri kaygılarının, korkularının, Geçip gider miydin hayatımızdan, "DÜNYANIN EN MUTLU KİŞİSİ" diye gösterir miydik seni parmakla? Kafa dergisi Şubat 2024 Bedia Ceylan Güzelce
"Musiki, aşk için iyi vasıta değil..." diye düşündü. Çünkü musiki zamanın üzerinde çalışıyordu. Musiki zamanın nizamı idi; hali yok ediyordu. Saadet ise bu gündedir. Mesut olmadıktan sonra niye sevmeliydi? Fakat kim mesuttu? Bu neyin şikayeti beyhude bir şey değildi. Bu kozmik seyahat insanoğluna saadetin beyhude bir gaye olduğunu anlatmıyor muydu? Suat buraya mesut olmak için mi gelmişti? Elbette hayır, elbette şimdi o küçük kadınlarıyla beraber olsaydı bin kere daha mesut olurdu. Fakat o buraya Mümtaz'ın ayağına basmak için gelmişti. Hem kendisine, hem ona ıstırap çektirecek, birbirini bedbaht edeceklerdi. Bütün insanlığın her gün, sanki bunun için yaratılmış gibi, yaptığı şey buydu.
Sayfa 279 - ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SUATKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.