Ben bir insanım, bir bireyim - benim de annem ve babam, anılarım ve bir geçmişim var - ve siz beni bir sedyenin üzerinde o ameliyathaneye götürmeden önce de ben bı insandım!
Ben anılarımın zamanıydım; ben ilerledikçe onlar yaşlanıyordu, tıpkı terk edilmişliğin sindiği bu hastane odası gibi... Ve ben zamanın bir anısıydım; o ilerledikçe yaşlanıyordum, tıpkı çocukluğumla karşı karşıyayken çocuk olmadığım gibi...
Sayfa 20 - PegasusKitabı okuyor
Reklam
Sahabe devrinde ashâb güçlü bir imana sahip oldukları için keramete ihtiyaçları olmamış ve keramet zuhur etmemiştir. Sahabeden sonraki devirlerde insanların imanları zayıfladığı için keramete ihtiyaç duyulmuştur. Şüphesiz Ahmed a Hanbel de bu manaya işaret eder. Ubâde b. Sâmit der ki: "Mü'minin rüyası Rabbinin kuluyla uykusunda konuşmasıdır. Nebi (s.a.v.) de "Nübüvvetten sadece mübaşerât (müjdeler) kaldı. buyurdu. Kendisine "mübaşerât nedir?" diye sorulunca, "Mü'minin gördüğü veya kendisine gösterilen sadık rüyadır" buyurdu. Müslümanların rüyası birleşince o rüya tekzib edilmez. Nebi (s.a.v.) Kadir gecesini, rüyalarında ramazanın son on gecesinde gördükleri zaman ashabına söyle demişti: "Ben sizin rüyalarınızın Ramazan'ın son on günüde.ittifak ettigibi görüyorum. Öyleyse sizden kim Kadir gecesini ararsa ramazanın on gününde araştırsın."
-Gâyet Mühim bir Alıntı-
1980 öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini dakika dakika sabırla çekiyorken
Horozlar niçin sabah erkenden öterler? Horozun sabah erkenden, gün doğarken ötmesinin, insanları uyandırma arzusu ile bir ilgisi yoktur. Onlar kendileri için öterler. Aslında horozlar gün boyu öterler ama gün ağarırken ötmeleri daha kuvvetli, daha canlıdır. Ortalık da iyice sessiz olunca çok uzaklardan bile duyulabilir. Horozların ötüş
Sayfa 73 - AykırıKitabı okuyor
Ben bir konuda kendimi çok yalnız ve gereksiz yere suçlu hissettiğim zaman, geçmişi düşünürüm, bugüne kadar yaşamış o kadar insanı ve onların dertlerini ve sonra kendime hep aynı telkini veririm, yalnız değilsin, yanlış da değilsin, sen sadece insansın, diğerleri gibi sorunlar yaşarsın ve sonrasında çözersin, çözemezsen de alışırsın…
Reklam
O canım Gauguin ile ben aslında yürekten anlaşırız ve biraz deliysek de ne çıkar, derinden derine sanatçı değil miyiz, bu konudaki kaygıları fırçamızın söyledikleriyle silecek durumda değil miyiz?
Sayfa 120 - Remzi KitabeviKitabı okuyor
Ne güzel demiş Atilla İLHAN
BEN SENİ Sen ne kadar uzak olsan da, Aramızdaki kilometreler nasıl çoksa Ben seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim. Senin kalbimde yanan ateşin ile, Zihnimde oluşan hayallerin O ay parçası çehrenle.. Bana o derinden bakan gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken, Bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim.. Attila İLHAN
Türk edebiyatının zirvesi.. (Bence)
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Ey umudun tâ kendisi olan Rabbim! Kabre konup, her iki cihandan umudum kesilip, yüzümü kapayacak son kerpiç de konunca, Sen o af ve bağışlayıcı yüzünü benden çevirme! Ben şu bîçare, bu perişan yüzümü toprağa koyunca, bütün o geçmiş günahlarımı gözlerimin önüne getirme!
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.