kuş sananlar yanıldılar
bir bakıştır dedi kimi
belki de bir bakış kuşu
kimseler bilmiyor hâlâ
güzelliği yaz iklîmî
çiçek boyunca susuşu
uçardı azala azala
kaldı eski gazellerde
uçarı gözlere talimli
usulca yaklaşır sevmeye
kuş dediğinde neresi
bakışları gül resimli
bir şuara tezkiresi
yazılar azala azala
hilmi anladı gizini
giderdi hep hava üzre
bakış mülkünce osmanlı
ıssızlığı bir elinde
öbür elinde divânı
geçmiş bir gül saatinde
okunur azala azala
İşte şimdi, evet şimdi, gerçek yalnızlığın ne olduğunu anlıyordu (çirkin olmayan, tamamen lambri kaplı bir oda, geniş bir yatak, bir masa, pek rahat olmayan bir divan, bir dolap)Yemekte herkes ona çok nazik davran- mış ve şerefine bir şişe şarap açılmıştı ama işte şimdi, hiçbiri kendisine aldırmıyordu, şimdiden kendisini tamamen unutmuşlardı (yatağın üzerinde tahta bir haç, öbür yanında ise bir efsaneyi tasvir eden ancak ilk lafları okunabilen eski bir gravür vardı: Humanissimi Viri Francisci Angloisi Virtutibus). Bu uzun gece boyunca hiç kimse ziyaretine gelmeyecek; bütün kalede, hatta sadece kalede değil tüm dünyada, tek bir insanoğlu kendisini düşünmeyecekti. Herkesin kendi meşguliyeti vardı, herkes kendi kendine zor yetiyordu, hatta annesi bile evet belki de annesi bile şu anda başka şey düşünüyordu, tek oğlu Giovanni değildi, bütün bir gün onu düşünmüştü şimdi sıra biraz da ötekilerdeydi.