Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''GİTTİKÇE KISALAN YOL SENİN YOLUNDUR'' DİYE FISILDIYOR KULAĞIMA BİR SES.. . . BURADA BİR ŞEYLER OLUYOR.. ALINAN BAZI KARARLAR VAR. ENGELLERİN VE BAHANELERİN ARKASINA SIĞINMAK YOK ! ''SADECE YAP'' VAR. SONUCA DEĞİL,SÜRECE ODAKLANMAK VAR. ACININ DEĞİL,SİZİ ÇEKECEK VİZYONUN PEŞİNDEN GİTMEK VAR. SİZ ŞİMDİ
Tam kırılacaktım boşver dedim 😊 olması gerekene odaklanmak ; kırgınlık.. geregi yoktur efendim🌸🪷 Sadece huzur🩵
Reklam
İSLAM COĞRAFYASINA DAİR OKUMALAR
İslâm coğrafyasını tanımak ve anlamak… Cümleyi bu şekilde yazınca kolay, ama aslında böyle bir hedefe odaklanmak, bütün bir ömrü kaplayacak uzun, devamlı ve yorucu bir çabaya katlanmaya razı olmak demek. Çünkü karşımızda çok katmanlı, çok boyutlu, çok bilinmezli ve çok renkli bir coğrafya var. Üstelik sınırları sürekli genişleyen, devamlı gündemde
Nasıl Okuyalım?
İnsanoğlunun fıtratında iki uç, bir arada ve daima rekabet halindedir: İnsan hem sonu gelmez emeller ve hayaller peşindedir -irfan geleneğimizde buna “tûl-i emel” denir- hem de bir gününü bile tutarlı biçimde planlayamayacak kadar sabırsız ve aceleci bir varlıktır. İçindeki sonsuz istekler onu dünyada sürekli ve hırslı bir çaba içinde davranmaya
Sadece Bu An Var
Dün geldi geçti. Yarın ya var ya yok. Geriye kalan tek şey işte bu andır..... O yüzden hep bu ana odaklanmak gerekir...
ABD ve AB, İsrail için "artık yeter!" pozisyonuna geçmek üzere görünüyorlar. Bundan sonra ateşkes sağlayarak, yine adalet, eşitlik, insan hakları vb. iddialarının yanında olduklarını ispatlama hevesindeler. Açıkçası, unutkanlığımıza güveniyorlar. Bizi rahatlatarak, dökülmüş makyajlarını tazeleyerek, çoktan yırtılmış maskelerini yeniden takarak, bu onursuz pozisyonlarına kefil olmamızı umuyorlar. Böylece İsrail terör organizasyonuna, soykırımcı Netanyahu ve destekçilerine yeni bir vicdani kredi vermemizi planlıyorlar. "Artık yeter!" cümlesinin "yeter"ine değil "artık"ına odaklanmak istiyorum ben. "Artık" kelimesi "bir miktar insanı öldürebilirsin!", "50 bine yakın insan gözden çıkarılabilir!" anlamına geliyor. Soykırıma karşı çıkmak için yeterli sayıda kurban verilmesini şart koşanların bundan böyle yeryüzünde hiçbir iddiaları olmayacak. Bu tavır laneti hak eder. Bu vicdansız tutum hiçbir vicdanın içinde kendine yer bulmamalı. Ben o öfkenin ateşini kesmeyeceğim. Kimse bizden "ateşkes" beklemesin!"
Reklam
Saate mi odaklanmak lazım üstünde ki klasöre mi?
Lakırdı
Erdem enflasyonu yükselmişse, erdemlilik-erdemsizlik bahsi doğal olarak dillere pelesenk olur. Erdemin hacminin kendini belli etmediği, göze fazla değmediği, yani öteki nesnelerin kalabalığında -erdemsizlik dahil- gözükmediği uzayda erdemli olmanın zorluğundan dem vurmak, şikayet etmek, erdemsizlerle hemdem olmanın dışavurumudur. Hemdem olmaklık, kişilerin, yirmi dört saate bölünmüş günün tik taklarıyla kurdukları ilişkideki ortaklık değildir. Hemdem olmaklık, zamanı algılayışta, zamanı izafi kılan statikliğin ve dinamikliğin idrakindeki ortaklıkla ilintilidir. Varlık, öteki varlıkla kaçınılmaz bir şekilde hemdemdir zaten. Bunun şuuruna müdriktir ya da değildir, bu önemsizdir ya da ikincildir. Varlık, hangi varlık ya da varlıklarla hemdem olacağına karar verebilecek iradeye sahiptir. Sınırsız iradenin altındaki muhtariyet budur. Dır'lı dir'li ifadeler niçin sevimsiz gelir? Bildirdikleri için. Oysa erdemlilik-erdemsizlik ayırımı derecelendirme, rütbelendirme, seviyelendirme meselesi değildir. Sözcüklere değil, işaret ettikileri yöne odaklanmak, yani sözden anlam çağırmak mühimdir. Aksi takdirde bir bilgenin dediği gibi kişi yön tabelasına tırmanmaya başlayabilir. Yön tabelasına ve tabelanın işaret ettiği yöne bakanların gözlerine ilk çarpacak olan şey, tabelaya tırmanıp, tabelanın işaret ettiği yönde yürümeyi bırakanlar olacaktır. Bengütaşlarda, dikilmek, doğrulmak, ayakta durmak eylemleri için "tur" sözcüğü kullanılmışsa da, -tır, -dır, -tir, -dir, -tur, -dur, -tür, -dür bildirme ekine dönüşümesi Uygurcada gözlemlenmiştir.
Bir Kitabı İki Kez Okumak?
Bazen okuduğumuz kitapların niteliğinden çok niceliğine odaklanıyoruz. Oysa ikisi de ayrı ayrı kıymetli. Hatta nitelik, niceliğe göre daha önemli bence. Ne kadar kitap okuduğumuzdan ziyade okuduğumuz kitapları nasıl anladığımıza, ne kadar anlamaya çalıştığımıza, nasıl yorumladığımıza ve o kitapları diğerlerinin nasıl anladığına ve yorumladığına odaklanmak bize daha çok şey katıyor. Özellikle de çok katmanlı, nitelikli kitaplar için bunun böyle olduğu ve bazılarının uzun bir aralıkla en az iki kere okunması gerektiği kanaatindeyim. Benim için bu kitaplar okuduklarım kadarıyla, şunlar:
Huzur
Huzur
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
Yalnızız
Yalnızız
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in Portresi
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Anna Karenina
Anna Karenina
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
1984
1984
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlası
Peki sizin "En az iki kez okunmalı" dediğiniz kitaplar var mı? Varsa hangileri?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.