..inanç ve şüphe..
"...inanç ve şüphe, emin olmak ve olamamak, her zaman karmaşık bir ilişki içinde bir arada bulunur. Çünkü "İnanıyorum" dediğinizde kesin olmayan bir şeyden söz ediyorsunuzdur. Örneğin, "Şu kişinin suçsuz olduğuna inanıyorum" demek, duygusal-mantıksal tüm desteklerine karşın olsa olsa bir varsayımı kabullenmek demektir. Yargılama henüz bitmemiştir ve şüphe sürmektedir. Oysa "dünyanın yuvarlak olduğuna" inanılmaz, bu bilinir. Orada şüphe yoktur. İnanç, bir kesinlik olarak görüldüğünde, bir bilgi olarak kabul edildiğinde şiddete dönüşür. Çünkü içinden hem duygusal bileşen alınmıştır hem de onu dengeleyen şüphe. Kesinliği olmadığı için bilgi düzeyine yükselmemiştir ama kesin bir bilgi olarak sunulduğu için de inanç değildir artık. İşte o yüzden inancı bir kesin bilgi olarak haykıranlar hiç de söyledikleri gibi inançlı değildirler. Ya şüphelerini inkâr eden inkârcılardır ya da inançları olmayan yalancılar. ... İnanç, her zaman şüpheyle var olabilir, ama o nedenle de kırılgandır. Öyle ya, bugün inanç konusundaki en ufak bir eleştiriye olağanüstü korkak bir yanıt veriliyor. Eminseniz inancınızdan, "ne bu öfke, bu celal?" Bu öfkenin kaynağı, şüphenin inancın bileşeni olmaktan çıkarılmasına çabalamaktır. Bu çaba ister istemez şüpheyi arttırır, şüphe de öfkeyi. Öfke ise şüphe duyulmasına neden olur. Faşist inanç sistemlerinin kısırdöngüsü ve çöküşlerinin nedeni budur."
s. 178, 179 İnanç ve Gelecek /Talat ParmanKitabı okuyor
Türkiye'de Şiddetin Anatomisi
Gün yok ki duymadığımız bir kavga, dinlemediğimiz bir şiddet olayı olmasın. Her gün haber bültenlerinde, gazetelerde ve sosyal medyada yankılanan acı dolu hikayeler, toplumumuzun derinlerinde biriken öfke ve umutsuzluğun patlamalarıdır. Bu olaylar, sadece fiziksel yaralar açmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun ruhunda derin ve onarılmaz izler
Reklam
öfke ve ifadesinin sorumluluğunu almak
"...duyguyu kişi kendisi hisseder, kimse zorla bir duyguyu başka hiç kimseye hissettiremez. Bu yüzden şunun altının çizilmesi gerekiyor; duyguyu hissetmek kadar onun ifadesi de insanın kendi sorumluluğundadır. Her ne zaman ki bir duygunun ifadesi diğer insanlar için zarar verici olur, işte orada durmak gerekir. Öfkenin ifadesinin şiddete dönüşmesi hiçbir şekilde kabul edilemez."
Huzursuzluk ne fena. İnsanda öfke, nefret ne varsa yanında getiriyor bir süre sonra. Sebebi ekseriyetle bitmemiş şeyler. Bu çağda insanın kavgasını da yasını da tamamlamasına kimse izin vermiyor. Valeria Tentoni, "Bir anlığına bizi bu huzursuzluğa sürükleyen şeyin izini sürüp bulmaya çalıştım ama başaramadım. Saat kaçtan beri birbirimizden
Basit bir şekilde anlatmak istediğimiz her şeyi, bu konuyla ilgili çabamızla doğru orantılı olarak karmaşık hale getiririz. Çünkü bu kadar basit olabileceğine kimsenin inancı yoktur. Ve bu çok zor bir süreç olarak düşünülür. Kolay da değildir. Ama sanılan zorluklar o anki algımızın zor gördükleridir. Bu zorluk başka bir yerdedir. Basit bir şeyi yapamıyor olmanın yarattığı zorluk. Açık ve dürüst olmak, teslimiyet, görme isteği.. Bunlar alışılanın dışına çıkarak yapılacak şeylerdir. Ve sistem hata verir. Beden rahatsız olur, aksilikler yaşanır. Bunlar hep olan şeylerdir ama görmeye niyet edip teslim olanın, gözlemleyebildiği ve eskisi gibi bir his yaratmadığı bir an yaşatır. Aşina olunandan çıkmaya çalıştığımız an uğradığımız yerler hem önemsizdir hem de olması gerektiği için çok önemlidir. Farklı bir adım attığımızda bu oluşturduğumuz sistemi gözlemleriz. Hata vermesinin sebebi alışılmadık davranışlardır. Seni ikna etmeye ve içeride tutmaya çalışır. Bu seni hayatta tutma çabasıdır. Survival modu açar ve survival modda yaşayacağın deneyimleri fiziksel hayatında görünür kılar. Aksilikler yaratır, vicdan azabı çektirir, suçluluk hissettirir, öfke yaratır. Böyle anlarda sana bir anahtar uzatılır. O anahtarı görmek için, soru sorman gerekir. Sesli, sessiz, hissi olarak ya da düşünce olarak. Hiçbir önemi yoktur. O soruyu sorabilme cesareti gösterdiğinde anlayacaksın..
Büyük adamların öfkesi de büyük olur. Ne büyüklük! Ne büyüklük! Bu öfke anında ,heyecana gelen uçsuz bucaksız bir okyanus gibi heybetli müthiş, yüce bir hal almıştı.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.