Seni az tanıyorum…Az… Sen de farkettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime var ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi… Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
''Annesi dışında, onun dünyaya gelişini neredeyse kimse fark etmemiştir.Üstelik doğduktan sonra dünyadaki sürdürdüğü varlığını da ömrü boyunca çok az sayıda insan fark eder. Gelgelelim gerçek şu ki dünyadan yok olup gitse kimse fark etmeyecektir. Kimse onu sormaz , kimse yasını tutmaz , hatta ölümünden memnuniyet duyacak kimse bile olmaz. Ne düşmanı ne arkadaşı vardır, fakat tanıdığı çoktur. Belki de yalnızca kendi cenaze alayı yoldan geçen birinin dikkatini çeker, o da kimliği belirsiz kişiye hak ettiği saygıyı ilk defa başını öne eğerek gösterirdi. Belki de daha meraklı bir başkası, merhumun adını öğrenmek üzere cenaze alayının başına kadar bir koşup gelir, öğrendiği adı hemen orada unutur.'
Sayfa 41
Reklam
sadece yazanlar okur
Goethe der k i : - Okumayan insanlar, okumanın ne kadar çabaya, ne kadar zamana mal olduğunu bilmiyorlar. Ben bunu öğrenmek için seksen yılımı verdim. Yine de öğrendim diyemem. Ondan, aşağı yukarı yüz yıl sonra dünyayı ünlendirmiş olan Oswald Spengler (1880-1936), bir büyük sanat olarak, okumanın, Goethe çağında yine de ayakta durduğunu ileri sürer. Ne ki bu büyük sanat yirminci yüzyılla ortadan silinecektir. Basılı şeyler topluca ve üstünkörü olarak okunacaktır. Spengler, okurların genellikle kitabın içgücünü yerlere yıktığını da savunacaktır. Fransız romancısı ve eleştirmeni Henry Bordeaux da okumayı sadece yazı yazanların yüklendiğini söylemek yürekliliğini gösterir.
Sayfa 63 - ADAM yayınları, 1995Kitabı okuyor
İnsan ilmi aramakla mükelleftir. İlmi bulmak onu öğrenmek ve onu anlatmak zorundadır.
Herkesin gerçekte nasıl bir insan olduğunu hissedebileceğine inanıyorum. Gel gör ki aslında bunu öğrenmek istemez.
"Üstatlar mühimdir ama kitaplar daha alâdır, unutma. İnsanın bir kütüphanesi varsa bin öğretmeni var demektir. Aslolan öğrenmek. Cühela takımı zanneder ki bu âleme yiyip içmeye yahut kavga çıkarmaya geldik. Veya çoluk çocuğa karışmaya. Halbuki esas işimiz bilgimizi ilerletmek. Bu sebepten buradayız."
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.