Okan Türker
@okanturker92
Instagram: gryffindortablosu
Lisans Mezunu
70 reader point
Joined on January 2020
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Reader Follow Recommendations
Biz Türkler için tarihte önemli bir yer tuttuğumuz Transilvanya’yı harika bir kurguyla gözler önüne seren bir kitabın yorumuyla geldim. Tarihi olguların büyük bir edebi yetenekle harmanlamak her yazara nasip olmaz ama yazar bunu ustalıkla başarmış. Üstelik 20 yılı aşkın bir süre önce! Ve bildiğim kadarıyla bu seri 16 kitaptan oluşuyor; Epsilon Yayınevi ise 2. kitabı çıkarırken bu ilk kitabın baskısını düzenlemeyi de ihmal etmedi. Zira kapak tasarımlarına da bayıldığımı söyleyebilirim.
🕰 Kitabın kurgusu sizi ilk sayfadan içine çekiyor ve o andan itibaren bir film izletircesine akıp gidiyor. Ana karakter Andrej ustalıkla yazılmış. Diğer karakterler de öyle ama Andrej Delany’i oldukça sevdim. Köy halkını kurtarmak adına Constanta yollarında atıldığı maceralar oldukça heyecanlı ve keyifliydi. Frederic karakterini pek fazla sevmesem de, hatta yer yer sinir olsam bile; olaylara dahil olan karakterler kitabı beslerken, sona gelindiğinde sizi büyük bir ters köşe bekliyor. İkinci kitaba anında başlamak isteyeceğinizden emin olabilirsiniz. Umarım yayınevi bizi fazla bekletmeden devam kitaplarını da çıkarır. Nitekim, muhteşem bir seriyle karşı karşıyasınız. Tavsiye ederim!
Bilimkurgu kitaplarına bu denli sardığım bir süreçte bu romanı okumamak olmazdı. Epsilon Yayınevi bizi harika eserlerle buluşturmaya devam ederken serinin 2. kitabını merakla beklemek kaçınılmaz tabi. Roman oldukça akıcı bir dille yazılmış ve olaylar son derece hızlı seyreden bir kurguya sahip. Karakterler ustalıkla oluşturulmuş. Ama Leo karakterini sevemedim. Bu kadar sönük ruhlu kalmamalıydı. Naomi ile aralarında oluşan ilişkinin tutkusu ne yazık ki çok iyi yansıtılamamıştı.
Başta kitabın seri kitabı olduğunu bilmiyordum. Resmen son kısımda anladım. Zira hiçbir şey tam anlamıyla açığa çıkmadı. Haliyle 2. kitap heyecanı doruğa çıkaracak gibi duruyor. Tavsiye ederim!
Roman, yazarın ilk 3 kitabına nazaran daha durağan bir olay örgüsüne sahipti ve açıkçası bu defa hiç gerilmedim diyebilirim. Lakin merak unsuru yine yüksekteydi tabi. Her ne kadar bu romanda sebep/sonuç ilişkisini az çok tahmin etsem de, yazar yine şaşırtmayı başarabilecek kadar güçlü bir kaleme sahip.
Karakter derinlikleri oldukça başarılı bir şekilde işlenmişti. Ayrıca önceki 2 kitapta başı çeken Doktor Forstner’i bu kitapta da okumak güzel oldu, her ne kadar az yer verilmiş olsa da. Nitekim bu defa olaylar daha farklı bir yerde yaşandı.
Yazarın kitapları, kısa sürede kolaylıkla okuyup bitirdiğim nadir kitaplardan; resmen su gibi akıp gidiyor sayfalar. Ah bir de 
Pegasus Yayınları ‘nın redaksiyon hataları olmasa! Bu arada, kitabın sonunda üzüldüm diyebilirim; çünkü ölen bebeğin durumuna sebep olan kişinin gidişatı (no spoiler) istediğim gibi sonuçlanmadı. Sonuçta suç suçtur ve neyin neye sebep olabileceğini önceden hiçbirimiz bilemeyiz.
Son olarak, Wulf Dorn kitaplarını sırasıyla ve belli aralıklarla beraber okuduğum arkadaşım @busrakontuk ‘a, kitabı tartışma olanağı sağladığı için teşekkür ediyorum. Gerilim/Gizem türünü seviyorsanız Wulf Dorn asla kaçırmamanız gereken yazarlardan biri. Kesinlikle tavsiye ediyorum!
