Daim oku yaz, kadrini bil ilim cevherinin, Hüner elbisesi, insanın başına çelenktir.
Sevdim seni Firuz Dede :)
Bugüne kadar başına gelen kötü şeyleri alt alta yazıp oku. Bunca kötü şeye rağmen ben nasıl yaşamış, nasıl ayakta kalmışım dersin. Sonra da şu anki dertlerini yaz. Yine, bunca şeye karşın nasıl oluyor da hala nefes alabiliyorum diyeceksin. İşin ilginç yanı şu ki, gelecekte de kötü şeyler yaşayacaksın. O zaman da aynı şeyleri düşüneceksin. Ama bak; yaşadın, yaşıyorsun ve yaşayacaksın. Hayat, senden bıkıp yerine başkasını alana kadar bu döngü devam edecek.
Sayfa 29
Reklam
‘’Benzerim!’’ Oku geceden süzdüğüm kanı ve sütü; yaz ve güz bahçelerinden damıttıklarımı; benzerimsen.’’
Hayatı daha sakin ve anlamlı yaşamak için reçete:
1.Sessiz ol. Zihine bir fırsat ver. İçini genişlet. 2. Bilinçli bir şekilde nefes al ve ver. Aldığın her nefesin farkında ol. Anı yaşa. 3. Tefekkür etmek için vakit ayır. Vakti olgunlaştır. 4. Tek başına sakin zaman geçir. Zamanı genişlet. 5. Düşünce ve fikirlerini bir köşeye yaz. Zihnini genişlet. 6. Çiz, resim yap veya elinle bir şeyler inşa et. 7. Şarkı söyle. Dua oku. Zikret. Ruhunu genişlet. 8. Her yere yürü. Yürüyebildiğin kadar yürüyerek git. 9. Bir yabancıya gülümse. Bu sana bir şeye mal olmaz. Ama gününü daha güzel geçirmeni sağlar. 10. Başkalarıyla konuşmak için fırsat yarat. Çevreni genişlet. 11. Kendini doğaya bırak. 12. Yediğin her gıdanın hikayesini merak et. 13. Bir şeyi tohumdan başlayarak büyüt. Sabrını genişlet. 14. İnfak et. Yoksulları ara, yardım et. Ülkeni genişlet. 15. Öte diyarda zulüm görenler için dua et, eylemde bulun, yüreklerinde acılarını hisset. Dünyanı genişlet. 16. Çayır çimene uzan, göğe bak. Kalbini genişlet. 17. Yarinin, evladının gözlerinin içine bak. Sevgini genişlet.
Paşa, sen Kürtçe bilir misin? İsmet paşa şaşırmıştı. Ne diyeceğini bilmiyordu. O bir şey söylemeden ben araya girdim ve hemen, Ekselans, biz Kürtçe bilmeyiz. Zaten bizde Kürtçe konuşulmuyor ve böyle bir dil de yoktur; dedim. Churchill adamlarından birine sordu. Öyle mi Mister, Kürtçe diye bir dil yok mudur? deyince, adam önceden hazırlıklı, hemen ayağa kalktı, " Olmaz olur mu efendim? Çok zengin bir Kürt dili ve edebiyatı vardır. İsterseniz, o ana kadar duymadığımız 'Dîwana Cizîrî'den bir şiir okuyayım' dedi. Churchill, oku dedi. Anlamıyorduk ama Farsçaya yakın, nefis ahenkli bir şiir okudu. Ve bu şiirin Kürtçe olduğunu söyledi. 'Öyleyse bu şiiri bize yaz' dedi. Yazdı. Churchill, 'Bunu İngilizceye çevir dedi. Onu da yaptılar. Bir de Türkçeye çevirdiler. 'Birde Fransızca yapın dediler. Ve bana 'Mösyö, sen de gel bakalım. Bu üç dilden aynı fikri ifade etmek için, bakalım kaç yabancı metne kaç yabancı sözcük alma mecburiyeti olmuştur' dedi. Fransızcada hiç yoktu. İngilizceden üç beş Latin kökenli kelime çıktı. Kürtçe aslında dört-beş Arapça kelime bulundu. Ama Türkçe nüsha gelince 'dır' ve 'ile' den başka, Türkçe bir şey kalmamıştı. Kimisi Arapça kimisi Farsça ve ve diğerleri de Avrupa'nın çeşitli dillerinden alınma sözcüklerdi. Churchill dört sayfayı da bizim önümüze koydu. 'Ayip değil mi? dercesine, 'Bakın efendiler, yok dediğiniz ve memleketinizin büyük bir bölümünde ana dili olarak konuşulan Kürtçenin zenginliğini görünüz' dedi." "Uzun dışişleri bakanlığım sırasında o günkü kadar sıkılıp, mahcup olduğum başka bir gün hatırlamıyorum."
Sayfa 128Kitabı okudu
- " (...) Dünyanın bütün çiçeklerinin adlarını yaz; uzaktan oku, yakından da; hiçbirinin adı bir kitabınki kadar güzel olamaz..."
Edebiyat Dergisi Yayınları
Reklam
972 öğeden 621 ile 630 arasındakiler gösteriliyor.