Uzun zamandır, mektuplarımda gündelik yaşamımdan sahneleri, dileklerimi resmetme gibi bir alışkanlık edinmiştim. Arkadaşlarım, henüz okuldayken bile hep, "Yine çiziktiriyorsun," derlerdi. Resim mi yapıyordum, hayır pek sayılmaz, bunlar gerçekten de karalamalardı. Ama bu üzerime gelen aynanın altında, birden şiddetli bir resmetme arzusu
Sayfa 102 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Kötülere rağmen her zaman Atatürk izindeyiz. :)
Büyüdüm, kötülükleri gördüm daha da beteri kötülüklere ses çıkarmayanları gördüm. Eskiden ülkemi, insanlarımı severdim. Okuldayken ben de diğer çocuklar gibi her bayram şiir okurdum. Ben de herkes gibi Atatürk’ün izinde, annesinin dizinin dibinde, evinden okuluna okulundan evine gidip gelen bir çocuktum. Büyüyünce işinden evine evinden işine gidip gelen bir adam oldum. Ama insanlar çok kötüydü. Yarısı suçlu yarısı da ortaktı.
Sayfa 220 - Ceres YayınlarıKitabı okudu
Reklam
- O olaydan sonra okulda bütün çocuklar "hamam lifi" diye takılmaya başladılar ona. Okul çocukları pek gaddar olur: Ayrı ayrıyken birer melektirler, ama bir araya geldiler mi, hele okuldayken bir felakettirler! Alaya alınınca bizim İlyuşa'nın soyluluk damarı kabardı. Öyle göze batar özellikleri yoktur, zayıf yaratılışlıdır, her şeye boyun eğmesi, babasına edilen hakarete ses çıkarmaması gerekirdi, ama herkese karşı babasını savunmayı aldı göze. Babasını, gerçeği savunuyor. Ağabeyinizin elini öperken, "Babamı bağışlayın, babacığımı bağışlayın," diye bağırırken yüreğinin nasıl sızladığını bir Tanrı bilir bir de ben. Çocuklarımız -yani sizin değil elbette- ezilmiş ama soylu yoksulların çocukları, hayatı daha on yaşında öğrenirler. Varlıklılar nereden bilecekler: Ömürleri boyunca gerçeği bu denli çıplak göremezler. Ama benim İlyuşa'm alanda ağabeyinizin elini öperken her şeyi, bütün gerçeği bir anda öğreniverdi. Yüreğine saplandı bu gerçek, bir daha da çıkmaz.
Sayfa 292 - İletişim Yayınları
Kahredici çelişkilerin kardeşleşeceği birleşmeyi bulmak ve yeryüzündeki hayat ile gökyüzü krallığını kazanmak istiyordum. Yıllardan beri, daha küçükken... Daha okuldayken, en yakın arkadaşlarımla gizli bir "Dostluk Derneği" kurmuştuk; adına böyle diyorduk; odama girip kapıyı kilitledikten sonra, bütün hayatımızı haksızlıkla savaşmaya vereceğimize ant içmiştik. Elimizi kalbimizin üstüne koyup, ant içtiğimiz sırada gözlerimizden, iri damlalar halinde yaşlar boşanmıştı. Çocukça hayaller ama, vah o insana ki, bunları duyunca güler! "Dostluk Derneği" üyelerinin, birer doktor, avukat, tüccar, politikacı, birer gazeteci olduğunu gördüğüm zaman yüreğim burkuluyordu. Anlaşılan, bu toprağın iklimi çok sert olup, değerli tohumlar filiz atmadan papatya ve ısırganlar arasında boğuluyorlar. Ama, öyle görüyorum ki, ben hâlâ akıllanmadım; çok şükür Allah'a, şu anda bile Don Kişot benzeri seferlere hazırım!
Sayfa 62 - Can YayınlarıKitabı okudu
Okulda beni dövmeyen tek çocuk Tony Iommi'ydi. Benden bir sınıf üstteydi ve herkes onu tanırdı, çünkü gitar çalıyordu. Beni hiç dövmedi, ama yine de ondan korkardım: Benden iriydi, yakışıklıydı ve tüm kızlar ondan hoşlanırdı. Üstelik onu kimse dövemezdi. Adamı yere seremezdiniz. Benden büyük olduğu için birkaç kez hayalarımı tekmelemiş ya da sopayla vurmuş olabilir, ama daha fazlası olmamıştır. Okulda onunla alakalı olarak en iyi hatırladığım şey, yılbaşı hediyelerimizi okula getirmemize izin verdikleri gündür. Tony parlak kırmızı elektro gitarını getirmişti. Hayatımda gördüğüm en havalı şey olduğunu hatırlıyorum. Daima bir enstrüman çalmak istemişimdir, ama ne ailemin bana bir tane alacak parası oldu ne bende öğrenecek sabır. Bendeki dikkat süresi beş saniyeydi. Ama Tony gerçekten iyi çalıyordu. İnanılmazdı, tam da o yetenekli tiplerden biriydi; bir gayda verseniz birkaç saat içerisinde size bir blues riffi çalmayı öğrenirdi. Okuldayken Tony Iommi'nin ileride ne olacağını hep merak ederdim. Ama yollarımızın tekrar kesişmesi için birkaç yılın daha geçmesi gerekiyordu.
Sayfa 35 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
"Gelmeye mecbursun ama yine de okulunun bitmesini bekleyeceğiz. Daha fazla burada kalıp masrafa girmene izin veremeyiz. Hem bugün sen okuldayken kredi kartlarına haciz konuldu?" "Haciz mi? Ne alaka! Babam mı battı?" diye sırıtıp anneme alayla baktım. Bu günün ilk komik anıydı. "Aynen öyle!" diyen annemin yanıtı ise hiç de komik değildi. Dahası, annemin o küçük bedeninde, o karakte ristik suratında taş gibi bir gerginlik vardı. Usulca ona dönerken "Seni şakacı haylaz!" diye mırıldandım. Gördüğünüz gibi kimse annesiyle böyle konuşmaz. Ben de şok halinde olduğum için böyle yanıt vermiştim. Fakat annem ne haylazdı, ne de şakacı... Aksine son derece ciddi görünüyordu. "Baban iflas etti!"
Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
88 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.