Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ölümsüz Bir Özlemle..
Yanlış yerde bekliyor bu çocuk. Kesin. Bu kadar bavulla bir yere gidiyor olmalı. Ama o beklediği yerden geçen hiç bir vesait insanı bunca bavulla gidilecek bir yere götürmez. En fazla bir sırt çantasıyla gidilecek yerlere götürür. Yolun karşısına geçmesi lazım. Yanlış yerde bekliyor. Belli. Çok belli. Gelen dolmuşların tabelalarına bakıyor
Öğrencilerim ve ben :)))
...Hesaptır bu, bir­birine uymaz. Biz okuldayken, sınıftaki elli kişi, hep hesabı yapardık da, hiçbirimizin çıkardığı sonuç öbürünü tutmazdı. Öğretmen de başka türlü sonuç çıkarırdı.
Reklam
68 syf.
10/10 puan verdi
Stefan Zweig Bey'in yazmış olduğu kitaplardan ''Santranç'' ı ilk okumuştum ve anlamayıp bırakmıştım. Ondan sonra da yazara hiç şans vermemiştim. Ama bence yaşımın küçüklüğünden dolayı o yıl okuduğum kitabı sevmemiştim diye düşünüyorum. Ama yazara şans verdim ve iyi ki verdim. Kitap tek kelimeyle muazzammmmmm.. :)) Karantina günlerinden öncelerden
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,9bin okunma
282 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Kütüphanesi Nora Seed hayatı berbat bir hale gelmiş, yalnız, çaresiz bir kadın. Yaptığı bazı hatalar sonrası kendini bir “Gece Yarısı Kütüphanesi”nde buluyor. Orada okuldayken en sevdiği insanla karşılaşıyor ve olaylar gelişiyor. Nora’nın yolculuklarını incelediğinizde aslında yapılan yolculukların her birinin Nora’nın iç yolculuğu
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202156bin okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
YONTUCU FABER
Fahrenheit 451, okuma vaktimin çoktan gelip de geçtiği bir kitaptı aslında. İlk çıktığı zamanlarda daha çok bilim kurgu türünde sınıflandırılan bu kitap Bradbury'nin yazmış olduğu öykülerden birinin genişletilmiş, romanlaştırılmış haliymiş. Zaman içinde bilim kurgunun geleceğe dair öngörülerde, aslında kehanetlerde bulunan bu versiyonu distopya
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,8bin okunma
2003 senesinde orta okuldayken Türkçe hocamız her hafta bir dersi sadece kitap okumaya ayırırdı. Kütüphaneye geçer orada Yeni Türkünün fon müzikleri eşliğinde kitap okurduk. Panoya da resimlerimizden bir tablo yapmıştı. Her 100 sayfaya bir harf veriyordu. Harfler şöyle B-E-N B-İ-R Y-I-L-D-I-Z-I-M . İlk yıldız da ben olmuştum ayıptır söylemesi :) İşte bugün o okuduğum kitaplar için çıkarttığım özetleri buldum. Açıkçası hangi kitapları okuduğumu falan unutmuştum. Özetleri okudum 2-3 sayfa hemde büyük yaprak altında da hocamın imzası :) Şimdi iki satır inceleme yapmaya üşeyiniyoruz zamanında sayfalarca özet yazmışız.
Reklam
282 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Nora’nın hayatında hiçbir şey yolunda gitmez. Abisiyle konuşmuyor, işten çıkarıldı, kedisi öldü, müzik dersi verdiği öğrencisinin ailesi artık ders almasını istemiyor. O da bunun üzerine hayatına son vermek istedi. Yaşamına son verdiğinde kendini bir kütüphanede buldu, bu kütüphanedeki kitaplarda pişman olduğu şeyleri değiştirdiğinde yaşayacağı
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202156bin okunma
Size bir şey diyeyim mi, orospuluk yaptığım za­man okuldayken döktüğüm kadar gözyaşı dökmedim. Bir başkalık vardı. Orospuluk ederken ben, ben ol­maktan çıkıyordum sanki. Kendimi aşağılanmış bul­muyordum. Hiç değilse, öğrenciliğimde olduğunca aşagılanmışlık duygusuna kapılmıyordum. Belki de fahişe olunca zaten o denli aşağı düşüyorsun ki, daha fazla aşağılanmana olanak kalmıyor. Sokak sokaktır, sokaktan hiçbir şey beklemezsin. Oysa akademik dünyadan bir şey bekliyorsun. Müşterilere karşı sü­rekli savunu durumundasındır. İç dünyanı açmazsın. Kafanı, yüreğini bu işe vermezsin. Oysa üniversitede kendimi kaptırdım. Bu benim mesleğim olacaktı. Üniversite beni sokaktan çekip alacak — orospuluk­tan kurtaracaktı. Ne büyük düşkırıklığı. Okulların öyle olması gerekmez — seni öylesine aşağılamaları hiç de gerekli değil. İnsana insan gibi davranmalılar. Tanrı aşkına saygı duymalılar. Saygıdan başka beklediğim bir şey yok. Kayıtsız şartsız aşk filan değil istediğim, yalnızca saygı.
Vedalar Zinciri
:"( Bilenler bilir, Elazığ-Malatya kardeş illerdir. 90 km mesafede çok benzer kültüre sahip akrabalık bağı yüksek olan iki şehirdir. Doğduğum şehir Elazığ; bebekliğim, ilk ağlamam, minnacık adımlarım, ailemin yuvasına konan ilk kuş.. Hiç unutmam okul, evimize çok yakındı her gün alt komşumuz Sena ile kol kola girerdik, annelerimiz arkada biz önde varır giderdik okula. Ne kadar değişik geliyor anlatamam, düşündükçe zihnimin derinlerinde hatıralar parmak kaldırmaya başlıyor. Zihnen hatırladığım ilk depreme de okuldayken yakalanmıştık. Hemencecik öğretmenimiz sıraların altına girdirmişti bizi. Elimde babamın aldığı desenli kurşun kalem vardı. Deprem olur olmaz ilk onu almıştım avuçlarımın arasına. Bahçeye inerken birisi çarpmış olacak ki kalemimi düşürmüştüm. Annem korku, panik içinde beni almaya gelmişken "Anneeee kalemim kayboldu, ben babamı çok üzdüm" diye ağlayıp durdum. O kalem beni depreme öyle sinirlendirdi kii. O zamandan beridir ne çok deprem yaşadım, doğduğum yıl bile Marmara Depremi ülkemizi sallamış :(( Sonra biz Malatya'ya yerleştik, çocuk aklı biraz orda kalıp dönecektik oysa ki. Geçti aradan 14 yıl ve deprem sen nasıl da çıkardın bizi hayatımın olgunluk evresini, her detayını, beni ben yapan her anımı yaşadığım Malatya'dan.. Aslında sözde sevmezdim ben Malatya'yı, memleketçilik ile Elazığ kazanırdı. Beni bu kadar yaralayacağını asla tahmin edemezdim Malatya.. Şimdi hem dünyaya geldiğim Elazığ'dan, hem hâkikate doğduğum Malatya'dan ayrılma vakti.. Zaman; belki de kalbimizin en yakın dostuyken bir yandan da en çok yaralayanı...
128 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Sabahattin Ali'yi çok severim. Tüm kitaplarını okumak istiyorum ama elimde kitabı kalmayacak diye de korkum var bir yandan. Tüm kitaplarını okuyup en son mektuplarını okumak istiyorum. Bu belki yazarın mahremine girmektir ama onu gerçekten tanımak istiyorum. Sabahattin Ali'nin daha önce okuduğum tüm kitapları aşk temalıydı. Bu kitapta okuduklarıma nazaran daha az aşk görünce şaşırmadım değil. Bu da benim ayıbım olsun. Öykü okumaya pek alışamadım ama Sabahattin Ali bunun dışında. Öykü okurken sanki birden bitirvermiş, yarım kalmış gibi hissediyorum ama Sabahattin Ali öyküleri okumayı seviyorum. Bana öyküyü sevdiren yazardır sanırım. Tek bir konudan bahsetmediği için en sevdiğim öykülerden söz etmek istiyorum. Bir Konferans kısacık bir hikâye ama çok güldüm sonunda. Hatta bir anımı getirdi aklıma. İlk okuldayken bir sunum yapılmıştı ve bittiğinde müdürümüz ne anladığımızı sormuştu. Eğer cevap veren olmazsa bir dahs anlatacaklarını söyleyince ben de cevap verip saçmalamıştım. Buna rağmen çok sevgili sınıf öğretmenim beni medeni cesaretimden dolayı tebrik etmişti, unutamam. Neden anlattım bilmiyorum. Ayran hikâyesi de beni etkiledi. Belki de ben de kardeşime bakan biri olduğum için etkilemiştir. Sevgi çok garip. Bazı insanlara bakıp onlarla ilgilenmemizin nedeni bazen zorunluluktan ziyade sevginin verdiği sorumluluk oluyor. Okumanızı öneririm.
Yeni Dünya
Yeni DünyaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202127,3bin okunma
267 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.