Muhteşem bir roman.
Benim bu kitapla olan mücadelem çok uzun sürdü. Birinci okuyuşumda o kadar sıkılmıştım ki... Bu, ikinci okuyuşum oldu. Birinci okuyuşumda ne kadar sıkıldıysam ikinci okuyuşumda o kadar sevdim kitabı. Sonra şu çıkarıma vardım: Ergenlik döneminde değil, daha sonra okunması gereken bir klasik, Suç ve Ceza. Bir de karakterlerin
Ailemizde hatta köyümüzde okuyan tek kişi sensin. Dışarlara gittin geldin, yabancı diller öğrendin, hala elinde kitaplar okursun da okursun. Çocukluğunda da eline ne geçerse, bir ağacın gölgesine oturup kafanı kaldırmadan boyuna okurdun. Lakin, sonunda dönüp dolaşıp gelip buraya yerleştin, bu tarlalardan, bayırlardan kurtulmak için okumadın mı sen? Bütün bu bilgiler ne işe yarıyor anlamadım gitti, şimdi aramızda bir fark yok gibi. Anlamadım ben bu işten bir şey... Şöyle şehirlerde lüks içinde yaşasaydın, memuriyette kalsaydın da yükselseydin bari. Daha iyi olmaz mıydı? Para kazanamadın!.. Dağlar ne güzel, şu tarlaların renklerine bak demekle olmaz bu iş. Para kazanmak, güçlü olmak lazım. Geçen gün kahvede 'şu senin oğlun ne biçim yav, koca Nuri' diyorlar bana 'ayağında eskimiş bir pabuç, üstü başı dökük, okumuş adam öyle mi olur?'. Arabanı koydun garaja, orada öylece eskiyor, bin şöyle arabana, çarşının içinden fiyakayla şöyle bir geç. Hayatın tadını çıkarmayacaksan, para kazanmak da, okumak da neye yarar?
Bu inceleme ve bu kitaptan yaptığım alıntıları medium hesabımdan okumak için tıklayınız:
sametonurr.medium.com/5afaeacd9d96
Özgür Bolat'ın 2016'da piyasaya çıkan "Beni Ödülle Cezalandırma" başlıklı değerli kitabı, ödül ve cezayı eğitimde kullanmanın zararları üzerine oldukça önemli bilgiler içermektedir. Kitabın alt
‘’Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişemeyeceğinden korkuyorum. Kendi kendime karşı çok borçlandım. Kendime vadettiğim şeyleri yapmazsam utancımdan aynaya bakamayacağım.’’
Evet, herkese yeni yılda çok daha verimli okumalar dileyerek 2024'ün ilk incelemesiyle karşınızdayım.
Önceki kitabımı (
Uzaktan Kumandalı Kız ) yarım bırakmaya karar verdim. Sınavlarımdan önce 'kısa bir şey olsun, derslerle uğraşırken beni o kadar zorlamasın diye başladım ancak derslerim o kadar yoğundu ki asla bitiremedim, sınavım bitince de
Kör Saatçi kitabında evrimsel biyoloji ve tüm süreçlerini sade bir dille tüm detaylarıyla anlatmıştır. Ne yazık ki Tübitak tarafından yasaklanmış bir kitaptır. Ülkemizde bilime verilen değeri görmek açısından güzel bir örnektir. Bu yasaktan dolayı okumak daha çok motive
Atlas Altılısı kitabında altı kişi başladığımız bu yolda seçilen beş kişi ve geride bırakılan bir kişi ile Atlas Paradoksu kitabına devam ediyoruz. Bu kitapta aslında bu genç yeteneklerin bir araya getirilme amacı olan İskenderiye cemiyetinin artık ne için var olduğu, neler planladığı ve hangi amaca hizmet edeceği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Tabiki yine bir mücadele başlıyor! Bir olanlar, yolları ayrılanlar, sarsılan birliktelikler, yalanlar, gerçekler ve en önemlisi sırlar. Bu seride olay kırmak veya kırılmak değil, önemli olan kazanan yada kazananın yanında olmak... Cemiyetin gerçek yüzü ortaya çıktıkça her şeyin daha karışık bir hal alması kaçınılmaz oluyor. Büyük bir güçle dünyanın değişimi için yönetilen cemiyet içinde bir çok savaşı barındırıyor diyebilirim. İhanet mi? Dedim ya gerekirse o bile haktır bu savaşta!
Arkadaş ilk kitapta zaten helak olmuş ve delice bir okuma yapmıştım. Ama bu kitap neydi? Ben resmen okurken hop oturup hop kalktım. Hayır her sayfa da ters köşe olmam bir yana ummadık taş baş yarar diye diye resmen kendi kendimi yedim. Zaten yazarın kendini okutan büyülü bir kalemi var. Tabiki bu kadsr detay var ise okumalarda sindire sindire yapılmalı. Ben yazarı hep başucu listeme almışımdır. Gerçi bu kitapta kitabı yatağımda okumak yerinde evin içinde dolanarak okudum o ayrı! Karakterleri özlediğimi fark ettiğimi de söylemek isterim. Ahh Libby bebeğim. Olduğu döngü... Neyse! Gerçekten seri kitaplara yorum yaparken çokça zorlanıyorum. Heran #spoiler verebilirim. O yüzden seriye henüz başlamamış herkesi acil seriyi okumaya davet ederek yorumuma son veriyorum!
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan
_Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri
_Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız
_Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran
_Yılan