Böyle hayatın ta içinden bir konuyu ele aldığı ve kitapta dahi olsa anaerkil bir toplum olsaydık nasıl olurdu sorusuna cevabını bize kalemiyle sunarak bu zevki yaşattığı için
R. Ayça Kavraz’a minnetlerimi sunuyorum.
Malesef baskılanan kadınlardan biri olarak devrim’in paralel evreninde ki her gördüklerini zevkle okudum. Bade’nin ayaklarının yere bastığı işine dört elle sarıldığı yerde bende gururla, mutlulukla durdum.
Kelime hataları ve kadınların yaşadığı daha çoğu şeyi ekleyememesi(eklese roman 800 sayfaları bulurdu) dışında bir sorun yoktu.
Kitaba öyle daldım ki bitince kendi dünyama dönmek diğer kitapları bitirdiğimde verdiği etkiden daha sarsıtıcı oldu. Bitmesin istedim ki devam kitabı varmış beklemedeyim alacaklar listemde hemen başa yazdım.
Eşime okuması için vereceğim ama kapağını görünce ‘bu ne böyle erkek temizlik mi yapıyor bu kitapta?’ Diyerek bu istediğimi çöpe süpürdü . Gerçi onu bile kadın işi diye yapmaz buruşturup attı demek daha doğru.
Kısa zamanda bitirmelik hoş bir romandı. Dili sade ve anlaşılır edebi cümleleri ise çok güzeldi.
Arthur’un yetiştirilme tarzını sevdim. Günümüzde de ebeveynler çocuklarını bu bilinç tarzında yetiştirseler ortada çok sıkıntı kalmaz gibi.
Lauren’i çok tanıyamadık bence. İkinci kitapta daha çok tanıyacağız sanırım. Kitapta Arthur’un yaptığı her ne kadar romantik delisi bir hareket olsa da gerçekte insanlar direkt akıl hastanesine sokarlardı. Kime anlatırsa anlatsın yapacakları ilk iş bu olurdu.
Paul’e helal olsun hakkını vermeden geçmeyeyim böyle dost herkese nasip olsun yani polisi de aynı şekilde kutlamak lazım ahlaki açıdan gerekeni yaptığı için.
Devamını merak ediyorum o yüzden ikinci kitabı ‘Sizi tekrar görmek’ kesin alacağım. Bakalım ikiliyi neler bekliyor.
Kitabın 100 küsür sayfasını okudum. Hiç adapte olamadım. Kendimi zorlayarak okuyorum. Ana karakteri güçlü yapayım derken egolaman bir karakter çıktığı yetmiyormuş gibi erkek karakterleri kişiliksiz bırakmış. Yan karakterlerin kişilikleri yok sırf ana karakteri ön plana çıkarmak için oluşmuşlar. Devam edersem incelemeyi güncelleyeceğim umarım ortalara doğru düzelir.
Güncelleme1; yok devam edesim gelmiyor. Başka kitaplara geçeceğim.
Mart ayında kediler nasılsa feyre ile ryhs da aynen öyle. İki olay sonra ne iki olayı bir olay oluyor bunlar hop yatakta. Okuduğum kitapların yetişkin içerik olan sahnelerinin toplamı bunların bir kitapta yaptıklarını geçemez. Bu konuda hassasiyeti olanları uyarmış olayım.
Ana karakterler ve yan karakterlerin ilişkileri mükemmel ilerliyor. Yan karakterlerinde yerine göre ön plana çıkarılması zaten bu kitabın en sevdiğim yönü oldu.
Çevirinin berbatlığından bahsetmeden geçemeyeceğim. Tıpışlamak, bağır gibi kelimeler yerine daha uygun Türkçe kelimeler kullanabilirdin sayın çevirmen. Özellikle tıpışlamak kelimesini her okuduğumda kulaklarını çınlattım umarım kendini sektörde geliştirmişsindir.
Artık ağır gelmeye başladığı için bir müddet diğer başladığım kitaplara odaklandım ama hemen hemen aynı günlerde bitti hepsi. Beynimde şu an curcuna var. İyisiyle kötüsüyle bu da bitti darısı ara kitap ve dördüncüye.
Allahım sonu nasıl bitecek acaba bu serinin sırf bu merak yüzünden okuyorum. İkinci erkek sendromu yaşıyoruz derken neler neler oluyor yarabbim. Sevmeyenlerin neden sevmediğini anlıyorum ama seri sonu için sabırla devam ediyorum. Ha kurgu gerçekten güzel ama çeviri ve dilin ağırlığı beni benden alıyor.
Sevenleri kadar olmasa da sevmeyenleri de olan bir seriye başladım. Dinlene dinlene okumam gerektiğini üçüncü kitaba geçtiğim de fark ettim. Yazarın kalemiyle
Hilal Şehir - Toprak ve Kan Hanesi sayesinde tanıştım. Hilal şehir kadar olmasa da bunda da okumakta güçlük çektim. İlk başlarda olaylar çok yavaş ilerliyor ama sonra kapılıp gidiyorsunuz. Feyre karakterine yer yer sinir oldum. Geliştirilmesi gereken bir karakterdi ilk kitapta ama devam kitaplarında şükür kendini geliştiriyor.
Cümlelerin tekrarlandığı yerler çoktu. Sırf yazar acaba fazla kelime sayısına ulaşmak için mi böyle yaptı diye sordurtuyor.
Kitabı okurken notlar tutamadım o yüzden serinin ilk kitabı hakkında incelemem bu kadar.
Selin Solaris severek takip ettiğim bookstagram hesabıyken kitaplığımda kitabı olan bir yazar oluverdi.
Hamileyken watyy üzerinden kitabını okumuştum. Konusunu sevdiğimden basılsada elimde okusam ah ne var diye sürekli söyleniyordum. Hamilelerin duası kabul oluyormuş arkadaşlar ilk elden tecrübe edindim :) (olmasını istediğiniz bir şey varsa hamile yakınlarınızdan hayır duası alın ;) )
Serinin ilk kitabı ve iyi bir girişle karşılanıyoruz. Daha ilk sayfalardan olaylar örgüsü bizi içine çekiyor. Alessia ve diğer yan karakterler arasında ki bağın daha sıkı olmasını isterdim yani araları sıkıysa da bize daha çok bölüm ile yansıtılsın isterdim. Dur bakalım ikinci kitapta neler neler yapacak
Selin Solaris
Son sayfalarda Alessia, İdam kürsüsünde ki kişinin Ophelia olmadığını söyledi. Bu mektubun bir yanıltmaca olduğu anlamına mı geliyor? O yüzden mi İmparatora kâğıdı verdi yoksa verdiği kağıt yanlış kağıt mıydı?
İkinci kitabı sabırsızlıkla bekliyorum.
Uzun zamandır karşıma çıkan ama bir türlü alamadığım kitabı sonunda okudum.
Konusuyla, kapak tasarımıyla, posteriyle beni cezbetti diyebilirim.
Olay akışına ilk başta adapte olamadım ama can alıcı kısımlar gelince de elimden bırakamadım. İlahi bakış açısı ile yazıldığı için karakterlerin duygularını hissedemedim. Ana karakterimizin kocasının 5 yıldır ortalıklarda olmamasının sebebini öğrendik ama son sayfalarda kötü karakter olarak yansıtılmasını anlayamadım. Son sahneler çok hızlı gerçekleşti kitap kaç seri olacak bilmiyorum ama keşke yazar ilk olan bu kitabı biraz daha uzatsaymış hem zaman atlamaları fazla olmazdı.
İkinci kitapta işlenme şeklini
Gamze Aydeniz daha da geliştirirse sosyal mecrada epey ses getirebilecek bir konuya sahip. Okumalısınız hem cinsel içerikte yok kitapta miss.