(Sokak röportajı) İranlı bir şahıs: “Bizim İran’daki mollamızla sizinkinin farkı şu; bizimki cübbeli, sizinki kravatlı. Adalet olmayan yere yabancı yatırımcı gelmez.”
Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olmadı gerekir. Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.
Sayfa 357 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Reklam
Bidâyetlerde herkesten sual olunduğu gibi, Divan-ı Harp'te bana da sual ettiler: "Sen de şeriatı istemişsin?" Dedim: Şeriatın bir hakikatına, bin ruhum olsa feda etmeğe hazırım! Zira şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. Fakat ihtilâlcilerin isteyişi gibi değil... Hem de dediler: İttihad-ı Muhammediye'ye (A.S.M.) dâhil misin? Dedim: Maaliftihar! En küçük efradındanım. Fakat benim tarif ettiğim vecihle... Ve o ittihaddan olmayan, dinsizlerden başka kimdir? Bana gösterin!.. Divan-ı Harb-i Örfî
Sayfa 12 - RnkKitabı okuyor
Yasak hazlara ayrıcalık tanımak insanların birbirlerinden aldıkları hazları büyük oranda daraltabilir; ne yapmak istediklerine ve birbirleriyle ne yapmak istediklerine dair ahlaki düşünüşlerini haddinden fazla belirleyip sınırlandırır; dolayısıyla psikanalizin insanlara kendi aralarında yeni ilişki biçimleri geliştirmelerinde ya da Michel Foucault'nun tabiriyle "yeni ilişkisel durumlar" yaratmalarında yardımcı olmasını engeller. Yasak olan belki de haddinden fazla ürkütücü olmuştur. Ve belki de yasak olanın belli yorumlarına bağlılıktan daha muhafazakar bir şey yoktur (örneğin muhtelif siyasi biçimleriyle adalet arzusu tabiatı gereği yasak bir arzu değildir).
Sayfa 114Kitabı okudu
Sinan Ateş !
1) Sinan Ateş öldürülmüştür. 2) Sinan Ateş'in ölümünde parmağı olan parti bellidir. 3) Sinan Ateş'in katillerini kollayan partide bellidir. 4) Gerizekalı olmayan her Türk vatandaşı bu bilgileri bilir. Peki o zaman soruyorum; Hani Müslümanızya! Masum bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir demiyor mu Kitabımız ? Biz neden ayağa kaldırmıyoruz ortalığı ? Biz neden adalet talebinde bulunmuyoruz ? Biz neden boykot etmiyoruz bu katil partiyi ve onu kollayan partiyi ? Size acı bir gerçek söyleyeyim mi; Yapamazsınız, çünkü sizde de aynı katil İsrail zihniyeti var. Onlar devletlerinin bekası için binlerle masum Filistinliyi soğuk kanlilikla öldürürken, sizde gücünüz bir masumu öldürmeye yettiğinden soğuk kanlılıkla onu öldürüyorsunuz ( ve öldürülmesine ses etmiyorsunuz) Yerlere Coco Cola döküp, Starbucks a gidenlere sövenler, Sinan Ateş'in S sini ağzına almıyor/alamıyor. Neden? Çünkü bedel ödemeye götü yemiyor. Çünkü ne inancında samimi ne vicdanı söylemlerinde LANET OLSUN
Ezberleyene kadar okuyun
1925 ihtilali patladı. Şeyh Said merhumun askerleri Harput'u işgal, Diyarbekir'i muhasara ettiler [kuşattılar]. Genç cumhuriyetiniz tehlikeli, saralı ölüm dakikaları geçirdi. Yine namaz kılmak icab etti. İtiraf edelim ki üşenmediniz. Taksir etmediniz [vazgeçmediniz). Şeyh Cennet mekânı, İngiliz parası ve Ermeni akidesiyle hareket eden
Sayfa 42 - Avesta yayınevi
Reklam
1,000 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.