Babam öldükten sonra, vücudumdaki bütün kanın çekildiğini hissettim, sanki bir illete tutulmuştum. Yapabildiğim tek şey, iç çeke çeke ağlamaktı.
Sadece yaşamak için, etini satmak için öldürmedin balığı, diye düşündü. Gururun için, balıkçı olduğun için öl­dürdün. Canlıyken seviyordun onu, öldükten sonra da sev­din. Eğer seviyorsan, günah değildir öldürmek. Yoksa daha mı günah..?
Reklam
“neden yalnızlık bizi ürkütüyor. ürkütüyor, çünkü sonsuzluğun başlangıcı gibi geliyor bize ve sonsuzluğun karşısında kendimizi kolumuz kanadımız kırık ve bomboş hissediyoruz, öldükten sonra da yaşamak için tanıklar istiyoruz.”
Adam yanımda olduğu sürece müthiş tedirgindi, benim iyiden iyiye keçileri kaçırdığıma hükmettiğinin farkındaydım, çünkü ona cehenneme inanmadığımı ve benim gibi ölümden sonra yaşama inanmayanların öldükten sonraki cehennemi kaçıracakları için ölmeden önce cehennemde yaşamak zorunda olduklarını ve kim neye inanıyorsa öldüğü zaman başına onun geleceğini söylemiştim.
Sayfa 212Kitabı okudu
Victor Hugo ne diyor: "Öldükten sonra yaşamak istiyorsanız, ya okumaya değer şeyler yazın ya da yazılmaya değer şeyler yaşayın."
önsöz
İyi yaşamak
Üstelik, size, beni suçlayanlara bir şey daha söylemek istiyorum. Sonuçta ölüm karşısında insanlar geleceği daha berrak görüyor. O yüzden sizi uyarıyorum yurttaşlar, siz ben öldükten hemen sonra cezalandırılacaksınız - beni mahkûm ettiğiniz cezadan daha da ağırıyla. Aslında, başınıza beklediğinizin tam tersi gelecek. Beni öldürünce, benim engel olduğum, o sizi yargılayan her şeyi kendinize karşı çıkaracaksınız ama bunun farkına bile varmayacaksınız ve bu yargıçlar sizin için hiç hoş olmayacak, genç olacaklar ve siz onların daha da ağır saldırılarına katlanacaksınız. O yüzden benim ölümüm sizi kötü hayatınız yüzünden reddedilmekten kurtarmayacak. İşte sizi bu konuda uyarmak istedim yargıçlarım. İnsanlar öldüren reddedilmekten kaçılmaz. Bir tek bunun için çok basit ve etkili bir yöntem var: daha iyi yaşamak. ( SOKRATES )
Reklam
"Ben canlıyken ve yüreğim insan yüreğiyken," diye cevap verdi heykel, "gözyaşlarının ne işe yaradığını bilmez­ dim, çünkü üzüntünün girmesine izin verilmeyen Kaygısızlık Sarayı'nda yaşardım. Gündüzleri arkadaşlarımla bahçede oyun oynardım, akşamsa Büyük Salon'da dansın başı­ nı çekerdim. Bahçenin etrafında çok gösterişli bir duvar vardı, fakat hiçbir zaman o duvarın gerisinde ne olduğunu merak etmedim, çevremdeki her şey o kadar güzeldi ki. Saraydakiler Mutlu Prens derlerdi bana, gerçekten de mut­ luydum; eğer zevk içinde yaşamak mutluluksa. Öyle yaşa­ dım ve öyle öldüm. Sonra da, ben öldükten sonra heykelimi buraya, böyle yükseğe diktiler; şehrimin bütün çirkinliğini, şehrimdeki bütün yoksulluğu görebileyim diye ve kalbim kurşundan da olsa ağlamamak elimden gelmiyor."
Sayfa 3
… öldükten sonra da yaşamak için tanıklar istiyoruz…
Saraydakiler Mutlu Prens derlerdi bana, gerçekten de mutluydum, eğer zevk içinde yaşamak mutluluksa. Öyle yaşadım ve öyle öldüm. Sonra da, ben öldükten sonra heykelimi buraya, böyle yükseğe diktiler; şehrimin bütün çirkinliğini, şehrimdeki bütün yoksulluğu görebileyim diye ve kalbim kurşundan da olsa ağlamamak elimden gelmiyor.
Canlılık taşıdığımız sürece gerek ahlakımız, gerek zekamız ve gerekse imanımız durduğu yerde durmaz. Bu saydıklarımız yaşadığımız sürece artar ve azalır, şekilden şekle girer. Yaşamak tazelenmek demektir. Yaşadığımız için günah ve sevap işleriz. Yaşadığımız için tövbe ederiz. Ahiret hayatının gerçekliğini kanıtlamak isteyenler hep şunu söylediler: Ölüm bir son değildir. Siz şimdi ahiret hayatının gerçekliğine bütün varlığıyla inanan biri olarak benden şunu işitin: Ölüm bir sondur, insanın tazelenebilmesinin sonudur. Öldükten sonra ne günah, ne sevap işleyebilir, ne hatalarımızı telafi, ne de tövbe edebiliriz. İnsan can taşıdığı müddetçe her an içten içe kaynıyor demektir.
Reklam
canlılık taşıdığımız sürece gerek ahlâkımız, gerek zekâmız ve gerekse imanımız durduğu yerde durmaz. bu saydıklarımız yaşadığımız sürece artar ve azalır, şekilden şekle girer. yaşamak tazelenmek demektir. yaşadığımız için günah ve sevap işleriz. yaşadığımız için tövbe ederiz. ahiret hayatının gerçekliğini kanıtlamak isteyenler hep şunu söylediler: ölüm bir son değildir. siz şimdi ahiret hayatının gerçekliğine bütün varlığıyla inanan biri olarak benden şunu işitin: ölüm bir sondur, insanın tazelenebilmesinin sonudur. öldükten sonra ne günah ne sevap işleyebilir, ne hatalarımızı telâfi ne de tövbe edebiliriz. insan can taşıdığı müddetçe her an içten içe kaynıyor demektir. kaynayış ölümle son bulur. insanın "içte fışkırış yaratan" hareketi "dünya hayatı" dediğimiz devrede çok farklı ölçülere konu olacak, çok farklı bileşimler oluşturacak biçimde dışa vurur.
bilmiyom ki kaçıncı sayfada bin sene önce filan dümdüz not almışım
"Öldükten sonra yaşamak istiyorsanız, ya okumaya deger şeyler yazın ya da yazılmaya değer şeyler yaşayın."
Ölmekten hiç korkmadım. Ama şimdi korkuyorum. İnsanın, öldükten sonra canlı kaldığı düşüncesinden kendimi kurtaramıyorum. Ölü ol­mak, sonsuz bir karabasanı yaşamak demek.
Adam yanımda olduğu sürece müthiş tedirgindi, benim iyiden iyiye keçileri kaçırdığıma hükmettiğinin farkındaydım, çünkü ona cehenneme inanmadığımı ve benim gibi ölümden sonra yaşama inanmayanların öldükten sonraki cehennemi kaçıracakları için ölmeden önce cehennemde yaşamak zorunda olduklarını ve kim neye inanıyorsa öldüğü zaman başına onun geleceğini söylemiştim.
Sayfa 211
1,086 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.