Kitabımız girişte bizi sıcak ve samimi bir sahne ile karşılıyor. Birbirini seven iki insanın güne başlayış şekli ve muhabbetleri çok tatlı. Adamın karısını uyandırmadan mutfağa gitmesi ama çayı illa karısının demlemesini istemesi. “Çay demleme işini hep ona bırakırdım. Keramet bergamotta değil, ellerinde çünkü. Her sabah ayrı güzel, ayrı lezzetli olurdu hanımefendinin çayı.” diye açıklıyor gerekçesini. Ancak kapının çalmasıyla gerçekler bir bir gün yüzüne çıkıyor. Metin karısı Seda ile birlikte arabada kaza geçirip eşini kaybeden ve bunu kabullenemeyen bir adam. Mental durumu başkalarına göre kötü ama kitap bize göreceliği net şekilde aktarmış. Metin’e hak verdim ve epey üzüldüm onun adına. Sevdiğimizi kaybettiğimizde yaşadığımız boşluk ve şaşkınlık hissi ile başa çıkmak kolay değil. Hele bir de Metin alanında uzman bir psikolog iken işinden ayrılmak zorunda kalıp üstune psikolojik destek alması. Hep onun açısından bakıp hak verdim kendisine. Metin ölen karısı Seda ile yaşamaya devam ediyor kendinin belirttiği gibi. Kafasının icinde her şey. Bunun farkında ama o ayrılmak istemiyor karısından. Çünkü kendini sorumlu tutuyor kazadan. Ölümüne sebep olduğunu düşünüyor.
.
Şizofreni hastalarına başka bir açıdan bakmak ve onları anlamak adına başarılı bir kitap. Aynı zamanda aldatmak nedir ayrıntılı biçimde değinilmiş. Metin hatasını biliyor ve kendine bile itiraf edemiyor.
.
Peki sen kimin zihninden çıkıp geleceksin? İkimiz de ölmüş olursak, ne kalacak geriye ?
Aşkın PatolojisiEkrem Aral Tuna · Ayrıkotu Yayınları · 202338 okunma
Kurtuluş Projesi ile, eğlenceli saatler, hüzünlü saatler geçirdiğim, okurken kimi yerlerde nutkumun tutulduğu, bilime olan ilgimi kat be kat artıran, ustalıkla yazılmış bir eser.
Biyolojiden, fiziğe, kimyaya, iklimbilimine, psikolojiye değin daha bir çok disiplin kitapta buluşuyor.
"İnsanlık hayatta kalmak için küresel ısınmaya çözümler
‘Çarmıhta ölen İsa aşkına,’
Diyordu birisi, ‘bu mu o adam,
Bir dokunuşuyla o zalim okuyla
Acımadan zararsız Albatrosu vuran?
Günlerini tek başına geçiren ruh
O diyarda sis ve karlarıyla,
Seviyordu o kuşu, seven bu adamı,
Kendisini öldüren okuyla.’
"Kendi Kişisel Menkıbe'sini gerçekleştirmek insanların biricik gerçek yükümlülüğüdür. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar." (sf.35)
Simya ilminin dönüşüm anlamının kitaba hakim olduğu bir içsel yolculuk, kişinin yazgısı doğrultusunda gelişimi ile bir farkına varış romanı okumaktayız.
BİZE BİZİ ANLATAN ROMAN: KALAYCI HİLMİ DESTANI
“Bu kayısı dedemden kalma. İçi çürüdü. Ha kurudu ha kuruyacak. Kesmedim onun hatırası diye. Her bahar yaş dalları gürül gürül çiçek açar. Ben beni bildim bileli meyvesini yerim. Son birkaç yıldır tadı bal gibi. Yaşlılık böyledir torun. Baktın ki ömür bitiyor, açtıkça açarsın. Tıpkı bu kayısı gibi.