Farklı insan tipleri hayatta hep vardır. Bazı adamlar sönük, kimi adamlar çürük, kimi adamların ise rozetleri yüreklerinden büyüktür. Acıları dertleri nimetleri farklı olsa da her insan yaşamak, mücadele etmek, olgunlaşmak ve kendine güvenmek zorundadır.
Savaşçı her olayın bir şeyler keşfetmek için, hayatı anlamak, gelişmek, olgunlaşmak, bilge kişi olmak için bir fırsat olduğunu düşünür. Her olayda bir davet vardır: “Gel gözlemle, algıla, anla, yorumla, ve içimde gizli olan anlamı bul.
Olgunlaşmak denen şeyin, insanın tutarsızlıklarının daha da vahim hale gelişine tanık olması demek olduğunun farkında olmayanlara ne mutlu. Övünmenin serbest olduğu tek şey de bu olmalı.
Kırılan kalbinin acısı dayanılacak gibi değildi. Bu zalim sorunun yanıtı yoktu. Eğer babasına inanırsa John'un bunca zaman deneylere 'evet' demesi için onu kandırdığı ortaya çıkıyordu. Eğer John'a inanırsa, buruşturup tuvalete attığı not babasının imzasını taşıyan bir yalandan başka bir şey değildi. Her iki şekilde de çektiği acı büyüktü. Olgunlaşmak bu muydu? Acılarla yoğrulmak mı? Eğer böyleyse, küçük yaşta ölmeyi yeğlerdi.
Ramazan'ı Şerif ve mübarek ayda tutulan oruç hem bedeninizi hem de ruhunuzu biçimlendirir. Tıpkı çamura biçim veren bir heykeltıraş gibi. O biçimi bir kere aldıktan sonra eski halinize dönemezsiniz.İnsan önce bedensel olarak Ramazan-ı Şerifi yaşar sonra o deneyim ruha ve kalbe intikal eder. Belli zaman diliminde Ramazan'ı yaşamak da aslında Allah'ın bir lütfudur. Bir yandan da o ruhi değişim tedrici olarak gerçekleşir. Olgunlaşmak için bu ayı her sene yaşamak gerekir ki kemale erebilelim. İnsan zaman ve mekanla mukayyettir. Zaman ve mekanın etkisi altındadır. Dolayısıyla Ramazan'da da belli bir mekanın içinde bulunmak mecburiyetindeyiz.Bu dini bir mecburiyet değil ama bana sorarsanız kültürel bir mecburiyettir. İçinde bulunduğunuz mekan sizi belli bir havanın içinde çeker. Dolayısıyla zaman ve mekan şartlarında göz önüne aldığımızda Ramazan ayı sizi adeta bir biçime bir ruh haline bir maneviyata doğru sürüklüyor ve size kendi ruhundan bir espri bir renk bir biçim veriyor. Bu ibadet sabırla başlıyor keza nefs-i emmarenin en sevmediği ibadet ise sabırdır en sevdiği şey de kibirdir.
Bir başkasının size dediklerinin, siz izin vermediğiniz müddetçe sizi rahatsız ya da sinir etmemesi gerekir. Bir başka kişinin sizi üzebilmesinin tek yolu, sizin düşüncelerinizdir.
“Doğduğunuz zaman bir tohum atılmıştır. Bu tohum sizin özgünlüğünüzdür. Büyümek, kendini değiştirmek, tüm potansiyeliyle olgunlaşmak ister. Doğal, özgüvenli bir enerjisi vardır. Sizin yaşam göreviniz bu tohumu çiçek açacak duruma getirmek, çalışmalarınızla özgünlüğünüzü ifade etmektir.”