584 syf.
10/10 puan verdi
Her Türk gencinin kesinlikle okuması gerektiği, okurken zaman zaman kıvançla dolarken, zaman zaman üzüldüğü gerçek bir tarih kitabıdır. Kitabın genelinde kokan Türkçülük; bana o güzel günlerdeki insanların mertliğini, dürüstlüğünü, gözüpekliğini, inandığı şey için ölüme gözünü kırpmadan gidişi, gerçek sevdayı, dosta inanmayı, düşmana direnmeyi-boyun eğmemeyi, her yaptığı işi Ülküsü için vatani için yapışı beni bu milletin bir Türk evladı olmaktan tekrar gurur duydurdu. Fakat aynı zamanda bu gerçekleri okuduktan sonra günümüzdeki yalancı, aşağılık, beş para etmez, hiç bir amacı-gayesi olmayan insanlarla yaşadığımızı tekrar bana hatırlattı yalnızlığımın sebebini tekrar görmesi sağladı. O mert günlerde; Gök Börü gibi gözümün görmediği için Tanrıya son bir savaş için gözlerimi açmasını yakarmayı, Kür Şad gibi Gök Türk sancağını yeniden dalgalandırmak için onca güçlüğe rağmen ayakta dimdik durmayı-yılmamayı, Kırk atlıyla koca çin sarayına saldırabilecek gözüpekliği, ölümü hiçe sayışı, Urungu ve Ay Hanım gibi hayatta göremeyeceğimiz kadar birbirlerini sevdikleri halde beklemeleri, andak ölümle kavuşmaları, bana yine keşke o günlerde yaşasaydım, onlardan birisi olabilseydim diye düşündürttü. Böyle mert böyle yiğit bir milletim, geçmişim, atalarım olduğu için gurur duyuyorum. Tanrı bizi, yani gerçek Türkleri böyle mert insanlarla yoldaş etsin. Tanrı Türkü Korusun!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Hüseyin Nihal Atsız
Herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. 
Küçük Ağaç'ın Eğitimi
Son zamanlarda okuduğum en güzel ve en etkili kitap KÜÇÜK AĞACIN EĞİTİMİ...
Bir çocuğun sevgiyle uygulayarak doğadan öğrendiklerini hiçbir modern eğitim veremez.
Hiçbir balığı uçmayı ve hiçbir kuşu yüzmeyi öğretemeyeceğimiz gibi...
Beyaz insan beyaz olduğu için her hakkı kendinde buldu. Kızılderili, siyahi, Müslüman, Asyalı demeden dünyada birlikte yaşaması gereken diğer renkleri yok etmeye başladı. Ve şimdi tüm dünya renklerini kaybedip siyaha bürünmüş durumda.
Beyaz insan Çerokilere(Kızılderili) yabancı diyerek yaşam yerlerinden kovdular ve yok etmeye başladılar. Çerokilerin yabancı olduğu doğruydu fakat zalimliğe, haksızlığa, hakkından fazlasını almaya, doğayı yok saymaya yabancıydılar. Peki bu yabancılık onların yok edilmesi, yerlerinden sürülmesi, katlanılmayacak acıları çekmeleri için bir sebep olabilir miydi?
Tüm gereksinimlerini doğadan karşılayan, tüm canlıların ruhu olduğuna inanan ve saygı duyarak koruyan Çerokiler bunları neden yaşadı. (Ve hala Filitinliler bunları neden yaşıyor.)
Bu kitap şuan Filistin de yaşananlar ile daha bir anlamlı hale geldi. Kızılderililerin yıllar önce yaşadığı soykırımın benzerini yaşıyorlar. Geçmişten hiç ders çıkarılmamış. Medeni olarak görülen batı ve beyaz insanlar hala kendilerini bir şekilde haklı buluyorlar...
Ve son bir şey daha yüzyıllar boyunca birçok milletten insanla bir arada yaşayabilen bir milletin ferdi olmaktan gurur duyuyorum.
