Kelebeğin ömrü
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum. Tamam Tuna, bekliyorum. Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana
Gencin coşku­su derken bu coşkunun çoğu hayal kırıklığının taşması neti­cesinde oluşan keder coşkunluğu ve hayatiyet gibi de görü­lebilecek ölüm coşkusudur. İhtiyar coşkusuz ölür, genç eğer ölürse coşkuyla ölür. İtiraf edeyim, gençken ölmeyi çok is­terdim. Coşkuyla ölmek isterdim. Kendi gözümde kendim ancak böyle tam ve gerçek olabilirdim. Çok istedim, çok. Her yılı acaba bu yıl ölebilecek miyim diye umarak geçir­dim.
Sayfa 41 - iletişim yayınları, ikinci baskı, 2013
Reklam
General Pershing'in kurmay başkanı olan General Harburd Sivas'ta Mustafa Kemal'le görüşürken der ki: - Türk tarihini okudum. Milletiniz büyük kumandanlar yetiştirmiş, büyük ordular hazırlamıştır. Bunları yapan bir millet elbette bir medeniyet sahibi olmalıdır. Takdir ederim. Ama bugünkü duruma bakalım. Başta Almanya, müttefiklerinizle dört yıl harp ettiniz, yenildiniz. Dördünüz bir arada yapamadığınız şeyi, bu durumda tek başınıza yapmayı nasıl düşünebiliyorsunuz? Fertlerin intihar ettikleri vakit vakit görülür. Bir milletin intihar ettiğini mi göreceğiz? Mustafa Kemal generale: ''Teşekkür ederim," dedi, "tarihimizi okumuş, bizi öğrenmişsiniz. Fakat şunu bilmenizi isterdim ki biz emperyalistlerin pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme mahkûm olmaktansa babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ediyoruz." General ve arkadaşları sessizce ayağa kalktılar. - Biz de olsak böyle yapardık!
Tanrıça İnanna, Gilgameş'e daha Huluppu ağacını kestirdiği zaman göz koymuş­tu. Fakat o sıralarda Tanrıça'nın bir sevgilisi vardı. B ir gün her nedense ona kızmış ve ondan ayrılmıştı. Gilgameş'i, canavarı öl­dürüp elini yıkadıktan ve kendisine eski düzeni verdikten sonra ilk gören Tanrıça İnanna oldu. Çok yakışıklıydı.
"Başka hiçbir insanı sevmediğim kadar sevdim denizi. Kendimi mutlaka kutsal bir şeye bağlamam gerekseydi yine onu seçerdim. Üstelik başka birinin de onu benim kadar sevdiğini bilseydim çok üzülürdüm. Onu sevenin, onun uğrunda ve onun üzerinde ölmeyi isteyenin yalnız ben, korku saçan cüce olmasını isterdim."
Sayfa 41 - Michel del Castillo, Sel Yayıncılık, 2018Kitabı okudu
Özgür yaşamayı ve özgür ölmeyi isterdim; başka bir deyişle, yasalara öyle bir yolda boyun eğmeyi isterdim ki, ne ben ne de bir başkası onların onurlu boyunduruğunu üzerinden atmayı düşünmeliydi; öyle ki, en kendini beğenmiş boyunlar bile başka birini taşımayacakları için büyük bir uysallık ile taşıyacakları bu sağlıklı ve yumuşak boyunduruğu üzerlerinden atamamalıydılar.
Sayfa 7
Reklam
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.