Hiç kimsenin senin yapmacıksız veya iyi olmadığını söylemesine fırsat verme, senin için böyle şeyler söyleyenler yalan söylemiş olsun. Bu tümüyle sana bağlı, zira kim seni iyi ve yapmacıksız olmaktan alıkoyabilir?
Sayfa 151 - Can Yayınları - 1. BaskıKitabı okudu
Baskıyla sağlanan sosyal düzen, ne kadar mükemmel olursa olsun, ne kadar muhteşem görünürse görünsün ahlâkî bir düzen olarak kabul edilemez. Böyle bir sosyal düzen insanı ahlâklı da yapamaz. Zorbalığa dayalı yönetimler, ancak daha güçlü zorbalar üretir. İnsan, ancak kendi hür iradesiyle ahlâklı olabilir. Bu da yüce ahlâkı hedefleyen samimi bir inanç ve eğitim sayesinde elde edilir.
Reklam
“Sana bir öğüdüm olsun ki, kulağına küpe yap da bu öğüdümü ölünceye kadar taşı kulağında. Ömrün oldukça hiçbir adama böyle tepeden, böyle karıncaya bağırır gibi bağırmayacaksın. Bilmediğin insanlara böyle davranman senin çiğliğini gösterir. İnsanlara böcek gibi, karınca gibi bakamazsın. Şu evren içinde ne kadar yaratık varsa en kutsalı insandır. Hiçbir insanı küçük göremezsin, aşağılatamazsın. İnsanı aşağılatan önce kendisini aşağılatmış demektir. Kendisine saygısı olan, olumlu, sağlıklı bir adam başkalarına da en büyük saygıyı duyar.”
Panik atak genetik mi?
Bu kişilerin aile öyküsüne bakıldığında, çoğunlukla kalıtımsal olarak bunu üzerlerinde taşıdıklarını görüyo­ruz. Ancak bu, kalıtımla ilgili bir hastalığın geçişi değil, ruhsal özelliğin geçişi durumu. Bunun temelinde bu kişi­lerin aşırı kaygılı, mükemmeliyetçi, hassas, duyarlı, kay­gılı olması yatıyor ve bu duygu durumları genlerle geçi­yor. Özellikle kişinin aşırı kaygısı, kesinlikle genlerle ge­çiyor. O kaygıyı yaratan ister dışsal nedenler olsun, ister içsel nedenler olsun birtakım kimyasal maddeler çıkarı­yor ortaya. Panik atak sırasında artık biliniyor ki, beyin kimyasındaki maddelerden adrenalin, noradrenalin yük­selirken serotonin düzeyi düşüyor. Bunlarla ilgili mesaj­lar kalıtımla geliyor. O kişilerin DNA'larında bu madde­ler denetimsiz, düzensiz olarak ortaya çıkıyor. Bu kişile­rin iki yönlü şanssızlığı var. Birincisi bu duruma ilişkin kimyasal yatkınlıklarının olması, ikincisi kalıtımla gelen mükemmeliyetçi yaklaşım tarzlarının olması. Bunlara ek olarak öğrenme modellerinin de etkisi büyük oluyor. Çünkü çocukların öğrenmeleri çoğunlukla model alarak öğrenme biçiminde oluyor. Çocuk, içinde yaşadığı çevre­ de özellikle çocukluk ve ilk gençlik çağında bu tür bir modelle karşılaşırsa ister istemez böyle davranmayı öğre­niyor. Hazır modelleri, davranış kalıplarını alıyor, be­nimsiyor, içselleştiriyor, mal ediyor ve o durumla karşıla­şınca bu modeli kullanıyor. Sonuçta, bu model kaygılı ise onu kullanıyor.
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları | 1. Baskı - 2007Kitabı okudu
... dedirten insanlar var...
"Bizim şu dünyamız ne kadar kötü olursa olsun, böyle bir adamın yaşamasına layık bir dünya değil."
Sayfa 490 - YKYKitabı okudu
Haftalarca kendime bir sevgili bekledim... Bu haftalar ay oldu, bu aylar sene oldu, Fakat bilmiyorum bu kadınlara ne oldu?.. Kimsesiz günlerimde hiçbirisi gelmedi, Bir bülbülün şen sesi odamda yükselmedi... Ben de kendi kendime:" Bekleme gönül!" dedim... Bir kadının yoluna bakmak tenezzül!... dedim... Zaten nazlanıyordu hangi kadına baksam, Aşka yuf olsun dedim eğer yalvaracaksam. Atmayı göze aldım hayatımı bir yasa. Kırmadım gururumu önlerinde...Hülasa Ne onlar bana geldi, ne ben onlara gittim Sahipsiz bir mum gibi gençliğimi erittim... Şimdi aşka bir heves duymuyorum kendimde.... En ateşli demimi böyle boşa geçirdim de Yine bir kadın için gururum baş eğmedi, Dudaklarım bir kadın dudağına değmedi...
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.