Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günaydın. Ölüm güzel şeydir. Ne gülünecek, ne alay edilecek nede korkulacak bir şeydir. İnsan kaygıları, yaşama mücadelesi, insani duyguları vs.si doğrultusunda gerçeğin farkında değildir. Dünyevi gerçeği bilemez. İnsan kendi içinde amacını kaybeder. O yüzden hakikati bilmek, kurtulmak, gururlanmak ve imtihanı bitirmek için en güzel şey ölmektir.
Işıklı dünyanın karanlık yüzü Türkce
Işıklı dünyanın karanlık yüzü Dünyaya gelende vardı sebebi? Yaşaya bilmedi amaç üretdi. Düşünür ne yapsam daha gerekli? Seçtiğim beni de yapsın önemli. Beni tanısın dünyadakı insan.
Reklam
Dialog Türkce
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Kin ve nefretin bedenlerini çiğ çiğ yediği bu insanlar, doğru düşünceden boşanan akıllarıyla hayvanların bile yapamayacağını yapıyorlardı. Günlük standartlara indirgenmiş olan 'katletme' hevesi; insanî çabayı, insanlığı ve gerçek manada öldürmeyi içeriyordu. Ah... kararan gözleriyle birçoğu, hiçbir şeyi görmek istemiyordu, lambalar hiç mi hiç açık durmamıştı önlerinde! Biri ayakta geliyor, birileri sedyelerde cansız biçimde çıkıyordu. Herkesin sökülmüş olan vicdanı, tüm işlere nedensizlik ilkeleriyle kaygısız çalışmayı getiriyordu. Ve öldürülenlerin hepsi, birer mahkûm; birer suçlu yaftasıyla hakarete uğramalarına rağmen, içlerinde acıyan ve sızlayan ruhlarıyla, bu kötülükte çığır açan insanların, kendileri gibi ölmesini görmeden gerçeği görmelerini arzuluyordu... ölüm yatağında, birazdan ölecek ölü; onu öldürecek cellat ve celladının iyiliğini isteyen suçlu!.. Zindanlar; tümünün çıplak gerçekliğini, gelip geçen tüm insanların suratına acımasızca vuruyordu!
"Ayrıcalıklı herhangi bir insan, gerçek mahkûmiyetin ne olduğunu bilebilir miydi?.. Biri soğuklarla, alevlerin yakıcı harıyla pişmeye memurken diğeri, dost ve ahbaplarını ayaklarının en tok kıvrımlarıyla ezerek yukarı çıkıyor, sesini soluğunu mutlak surette kesiyordu. Bu acımasızlık, bir parça hevesle yahut lalettayin anlatılarla hissizliğe indirgenemezken, doğruların sillesi de anlaşılmadan, anlaşılmayan olarak kalamazdı. Binlerce ölüm ve trilyonlarca katil... kimin haksız olduğunu konuşmak için zindanlara sormalı! Sormalı ki bizlere parmaklıklar göğsümüze tek hamlede gerçeği çalmalı! Bilinmezdi, bilemezdi ikiyüzlüler, sıcak evlerinde sakince, kaypak ve umarsızca oturmuş diğerlerini ahlaksızca, hiçbir eyleme, hiçbir gerçeğe yer vermezken... birimiz, diğerimizden bu yüzden koptuk işte; sevgimizin yerine lanetler, dostluğumuzun yerine riyakarlık, sevdamızın yerine kayırmalar, insanlığımızın yerini ise cimrilik ve namertlik aldı. Zannedilirse görüldü, ta içlerine kadar; soluyan, titreyen ve acıyan bu ruhun büyüklenmelerden uzak kallavi bedeni! Fazla söze yok, mahkûmlarız ve acı bir ölüme yol alıyor gibiyiz." D.p
Günler, aylar, yıllar su gibi geçiyor. Zaman hepimiz için mukadder olan sona doğru akıp gitmekte. Biz hayatımızın farklı dönemlerine hızla adım atarken ömür sermayemiz de her geçen gün tükenmekte. Bakınız, ölüm gerçeği karşısında Yunus’umuz, tendeki canımızı nasıl tasvir etmekte: Vaktinize hazır olun, Ecel vardır gelir bir gün. Emanettir kuşça canın, Sahip vardır alır bir gün. Dünya hayatı, her canlı için fanidir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.