Yakamızda bir dal suskunluk, bir boyun eğiş
Solgun fotoğraflardan bize bakan bir adam
Katıp anılarını ömrümüze, bedenini
Bir konuk gibi saygıyla uğurluyoruz toprağa
Üstümüzde günışığı, alnımızda rüzgar
Yaşamak hükmünü sürdürse de tenimizde
Herkes biraz kendi cenaze töreninde...
.... Düşünceleri o acıklı görüntüye kaydığı zaman, bir yandan sakinleştiriyordu, öte yandan ama, kocasına o anda kendisine eziyet veren sıkıntılarını anlatmaktan alıkoyduğunu hissediyordu. Albert dönünce, Lotte onu tedirgin bir telâş içinde karşıladı; keyfi yoktu, işleri iyi gitmemişti, komşu yerin hukuk danışmanı, eğilmez bükülmez, dar ufuklu
"birlikte gittiğimiz bir misafirlikte, ağır havası sigara dumanlarıyla mavileşmiş bir odada, senden üç adım ötede oturan bir anlatıcının hikâyesini dikkatle dinlerken, geceyarısı o 'ben burada değilim' ifadesi ağır ağır yüzünde belirdiğinde seni severdim; tembellikle geçen bir haftadan sonra, gömleklerinin, yeşil kazaklarının ve bir türlü
Bu kitabı ya seversin ya da nefret edersin bence ortası yok. Orhan Pamuk bence bazen dilin sınırlarını zorluyor bu da kitabı sıkıcı kilabiliyor, kitabı anlaşılmaz kilabiliyor. Konu olarak ise Galip'in kaybolan eşi Rüya 'yi ararken kardeşi Celal Salik'e kaçtığını düşünmesi ve Celal Salik'e olarak kendini görmesi bu sayede Celal Salik gibi düşünerek
BİR YİĞİTLİK ANI -STEFAN ZWEİG
Dostoyevski, Petersburg, Semenowsk Alanı
22 Aralık 1849
Gece yarısı uykusundan uyandırıp sürüklediler onu,
Kılıç şakırtıları duyulur hapishanenin avlusunda
Ve buyurgan sesler; bu bilinmezlikte
Titreşir korkutucu gölgeler birer hayalet gibi.
İleriye doğru itiyorlar onu ve derin bir dehlizden