"Yaşamak adına hiçbir güneş doğmaz olur. Kendi ölümüne dahi geç kalmış zavallı bir ruhun acısı düşer payına."
Doğduk, yaşıyoruz, öleceğiz. Elbette ki yaşamak için bize verilen doğal, insani görevler var. En büyük gerçek, herkesin sonunda bir gün öleceği ve öbür dünyaya göç edeceği. Ama bu süreyi sadece o sona odaklanarak yaşamak, bizim gibi normal insanlar için kolay değildir. Eskiden bazı ulemalar tekke hücrelerinde bunu yapmışlardır. Ancak günümüzde yaşamak için çalışmak, para kazanmak ve öğrenmek bir zorunluluktur. İnsan gibi yaşamak için bir sorumluluktur. Buna ilaveten aile olmak, üremek de gayet insani bir olgudur. Ama tüm bunların yanı sıra o son noktayı akıldan çıkarmamak da insanı, daha iyi insan yapar. Herkesin sonunda öleceğini ve öbür dünyaya gideceğini bilmesine rağmen, hayatın sadece kişinin ölümüne hazırlanmakla ilgili olmadığını bilmek de önemlidir. İçinde bulunduğumuz şimdiki zamanda yaşamak ve kendimize, ailemize, çevremize olan sorumluluklarımızı yerine getirmek, anlamlı bir dünya hayatını sürdürmek için gereklidir. Önemli olan bu dünyadaki hayatımızla öbür dünya hayatımız arasında bir denge kurmaktır. ''Hiç ölmeyecek gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış'' sözü, yaşadığımız ömrün her anında hatırlanması gereken, tekrarlanmasında yarar olan bir slogan gibidir.
Sayfa 118 - Az KitapKitabı okudu
Reklam
Kelebekler bir gün mü yaşar? Bu yaşam süresinden ne anladığımıza bağlıdır. Yaşamayı, doğmak, yaşamak ve ölmek şeklinde tarif edersek kelebekler aylarca yaşarlar. Kırlarda ve bahçelerde uçuşarak ince, zarif ve güzel renklerle bezenmiş kanatlarıyla yapraklara konan, bizim kelebek olarak tanıdığımız hali, ömrünün ölümüne yakın son aşamasıdır. Bu
Sayfa 124 - AykırıKitabı okudu
Fakat biz, hep başkalarının ölümüne tanık olduğumuzdan, hep başkalarının cenaze namazında bulunduğumuzdan, bu tecrübeyi sürgit başkaları geçirecek sanıyoruz. Aramızda kimse kendi cenaze namazına tanık olmadı.Fakat böyle olması bizi kandırmalı mı? İmam Gazali söylüyordu: “Ömrün bitmiş, fakat sen yalvarmış yakarmışsın, sana bir gün daha verilmiş; işte şimdi öyle bir günde bulunuyorsun, öyle bir günde ne yapacaksan, her gün aynı gayretle o işe sarıl, öyle çalış, öyle ibadet et, öyle yaşa.”
Bildim, dedi Züleyha; sen O'sun… Varlığıyla bütün boşluklarımı dolduracak olan, varlığımla bütün boşluklarını dolduracak olduğum. Ne ki var yaşamak istediğim bana yaşatacak, Ne ki var yaşatmak istediğim yaşayacak. Yaşamım gibi beni ölümümde de yalnız bırakmayacak olan; ölümüne refakat edecek olduğum, ölümüme refakat edecek olan. Tanıdım sen O'sun...
"Ölümüne seviyoruz dediğimizde keşke yalan söyleseydik. En azından yaşamak, cehennemde dans etmek kadar zor olmazdı."
Reklam
907 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.