Kitabı bitirdiğimde zihnimin içinde uzun bir sessizlik (ki bu çok nadiren gerçekleşir) olduğunu hatırlıyorum. Sanki bir konu hakkında söylenmesi gereken her şey söylenmiş de benim payıma salt takdir içeren bir sessizlik düşmüş gibi... Kitabın içinde geçen bir Kafka alıntısıyla anlatacak olursam; bu kitap, benim için "görkemin önünde ormanın
》"Ve şimdi, yazmaya karar vermişsem bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğimdir." Kitapta yer alan bu cümleyle anlaşılıyor ki insan, yalnızsa ve deliliğin eşiğindeyse son çare olarak gölgesine bile anlatabilir kendini, içini...
》Kitap, yüreğinde acılar hisseden, hem ruhsal hem de fiziksel olarak hasta olan bir adamın ağır,
Baştan başa insancıl bir Hristiyanlık anlatısıyla örülü, gizem ve korku öğelerinin öyküyü sürüklediği ve aynı zamanda belki de edebiyat tarihindeki en sağlam ve hayranlık uyandırıcı karakterlerden birini, Jane Eyre'i bize tanıtmış olan harika bir roman.
Evet, evet tesadüf öğeleri günümüz anlayışımıza göre dalga geçilecek kadar yapay. Zaten
Sevgililer günü ne zaman başladı?
Sevgililer Günü yüzyıllarca süren hır çingene geleneğinden kaynaklanır.
Milattan önce 4. yüzyılda Romalılar zamanında genç erkeklerin Tanrı
Lupercus’a ulaşabilmeleri için her yıl özel bir ayin düzenleniyordu. 13-19
yaşlarındaki genç kızların isimleri bir torbaya konuluyor ve genç erkekler
bu torbadan bir
Selamlar Gece Avcısı serisinin yan serisi olan Sonsuz Karanlık kitabının yorumu ile geldim
Bu eser gece avcısı serisinden tanıdığımız bir karakter.Diğer seri kitaplarında çok güçlü bir karakter olan ama artık hayattan hiçbir beklentisi olmayan ,yaşamak için sebep bulamayan,ölümsüzlerin nefes kesici efendisi Mencheres’in hayatını anlatıyor.
Mencheres doğal ölüm gibi gözükmesi için kendini gulyabanilere sunar.Mencheres’in ölümüne ramak kala bir kadın duyduğu sesler neticesinde onu kurtarmak için depo ya dalar.Ancak kadının bilmediği bir durum var ki düşmanı gulyabani,kurtarmak istediği kişi ise Vampirdir.
Mencheres ve Kira o depodan bir şekilde kurtulurlar ama işler artık onlar için daha da zorlaşır.Kiranın bağişıklı olduğu için hafızasıda silinmez.Mencheres de kendi halkını riske atmamak için Kira’yı tutsağı yapar.Tutsak olarak başlayan ilişki bambaşka boyutlara gider.
Yine heyecan dolu bir maceraydı benim için.Mencheres karakterini diğer kitaplardan bildiğim ve sevdiğimden mi bilemedim kitaba bayıldım.Yalnız Kira karakterini de es geçemeyeceğim muhteşem bir karakterdi.Saçma sapan hiç bir davranışı yok ve çok güçlü bir karakterdi.
Kısacası bu seriyi okuyun,okutturun
ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
Irmak Zileli 'nin yeri ayrıdır benim için. Okuduğum ilk günden itibaren kendimi yakın bulduğum yazarlardan biridir. Anlatmaya çalıştığı her şeyi öyle güzel bir zeminde veriyor ki, kitap hiç bitmesin istiyorum her defasında.
Bu kez de "sessizce tanıklık etmek, suça ortak olmak mıdır?" sorusu üzerinden çok güzel bir konuya değinmiş. Masumiyet ve vicdan üzerine de düşündürüyor çokça.
Her şey okulun köpeği Tarçın'ın öldüğü bilgisiyle başlıyor. Peki bu nasıl olmuştu derseniz, heyecanlı bir macera yaşamak isteyen beş öğrencinin, gece yarısı gizlice okulun bahçesine girip, arka bahçedeki kuyunun kapağını kaldırıp karanlığa seslenme oyunu Tarçın'ı yaşamdan koparmıştı. Ama bu olayı gördüğünü öne süren bir kişinin attığı mailleri konuşur olmuştu herkes.
Üzeri açık bırakılan kuyular, ne kadar da yaşamdan değil mi? İçine düştüğünde yaşamdan koparılan sayısız can geldi aklıma. Tarçın 'ın ölümüne kimin yol açtığını herkes bulmaya çalışa dursun, o süreçte öne sürülen ihtimaller, insan ve ona dair ne çok düşünceyi çağrıştırıyordu. Kitap okurken benim de çok şey geçti aklımdan. Özellikle günümüz velilerinin eleştirilecek yönlerini hatırladım.
Yine akıp giden bir kitap oldu benim için. Altını çizdiği her şeyi çok sevdim.
Her Şeyi GördümIrmak Zileli · Günışığı Kitaplığı · 20243 okunma