192 syf.
·
Not rated
-Diğer insanlar olmadan, sevmeden ve sevilmeden, güvenebileceğimiz az sayıda insanla beraber olamadan yaşayamıyoruz; ömrümüz kısalıyor ve erkenden ölüyoruz... -Farklılıklar olmasa sadece hayat sıkıcı olmazdı; hayat diye bir şey muhtemelen var olamazdı... -Kadınlar gerçekten de kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanıyorlar ama erkeklerde böyle bir tercih göremiyoruz. Erkekler ise espri yapabilen kadınlardan ziyade "kendi esprilerine daha çok gülen" kadınlardan hoşlanıyorlar... -Dün geçti. Yarın ise henüz gelmedi. Ama ömrün olur da yarın gelirse, onun nasıl olacağını tek bir şey belirleyecek: Şimdi! -Sevdiğiniz bir işle hayatınızı kazanırsanız, bir gün bile çalışmış olmazsınız...
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları 2. Kitap
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları 2. KitapSinan Canan · Tuti Kitap · 20202,320 okunma
·
Not rated
Hayaller- Hayatlar
Spoiler içerir.          “ Bütün insanlar hayatta başarılı olmak ister ancak herkes başarılı  olamaz. Son yıllardaki yaygın görüş başarının yolunun her şeyden önce  istemekten geçtiğidir.Ancak hepimiz biliyoruz ki isteyenlerin çok azı başarılı olur.Başarılı olmak için kişinin yeteneğinin olduğu,başarabileceği alanda bir şeyi istiyor olması
Hayalini Yorganına Göre Uzat
Hayalini Yorganına Göre UzatAcar Baltaş · Remzi Kitabevi · 2020218 okunma
Reklam
Hayatımızın bir devrinden sonra başımıza gelen şeylere o kadar hazırlanmış oluyoruz ki, kederimizi kendi içimizde taşır gibi yaşıyoruz.
Sayfa 325 - DERGAH YAYINLAR29. BASKI-ŞUBAT 2016Kitabı okuyor
Dünyanın nüfusu ikiye bölünüyor Yarısı sen oluyor,yarısı ben... Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz Kimseye sezdirmeden...
Eğer insanın nesne değil, özne değil; ama kul olduğunu söylüyorsak böylece onu tanımlamış olmuyor şartlarının sınırlarına bir atıfta bulunmuş oluyoruz.
Modern dünya bizden hızlı davranmamızı istiyor. Zihinsel zaman hızlanırken duyguların zamanı kendi yavaş ritmiyle ilerliyor. Zihnin zamanı ile duyguların zamanı arasındaki yarık büyüyor. Görmezden gelinmiş, ihmal edilmiş, işlenmemiş duygular ise bir endişe nöbeti veya iç huzursuzluğu şeklinde bizi yokluyor. Bu endişeden kaçmak için daha çok hızlanıyor, hızlandıkça insanlığımızın dokusunu oluşturan duygularımızdan daha da uzağa düşüyoruz. Ve sonra, ileri yaşlardan geçmişimize baktığımızda kocaman bir boşluk görüyoruz, yapmak uğruna olmayı feda ettiğimiz, sevdiklerimizi yeterince sevmediğimiz, içimizde ifade edilmeyi bekleyen sözcükleri dillendiremediğimiz, sadece bize ait olan bir hikâyeyi söze dökemediğimiz için, varoluşsal bir suçluluk hissine mağlup oluyoruz.
Reklam
"Acı dolu yaratıklarız hepimiz Geride asla bırakılmayan pişmanlıklar duruyor, Gün geçtikçe artıyor bunlar üstelik Yaralıyor, yoruyor; Zaman, pişmanlıklarla geçiyor... Önce keşfedip sonra esiri olduğumuz O pandül hiç durmaksızın sallanıyor Tahtadan kutusunun içinde; biz ölüyoruz farkına varmadan Zaman, yok olmakla geçiyor... Sevinçler devşiriyor, üzüntüler hapsediyoruz Derinlerimize; seviyoruz, sevilmiyoruz Unutuluyor, unutuyoruz belki günün birinde Zaman unutmakla geçiyor... Bizi yiyip bitiren, sonra da tadı bitmiş Bir sakız gibi toprağa tüküren zamanı Kusmak geliyor içimizden"
Bu muazzam bir şey! Sadece hayatın bizi zehirleği kadar yaşayabiliyoruz. Ayıldığımız an tüm bunların yanılgı, aptalca bir yanılgı olduğuna şahit oluyoruz.
Sayfa 21
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.