Ha yedi kişi ha yedi milyar..
Babamız Adem aleyhisselamın çocukları arasında kan aktığında dünya yedi milyar değildi. Ya sadece yedi kişi veya on kişi idiler. Neredeyse insan başına bir kıta düşüyordu. Yine de kan aktı. Dünya onlara dar geldi. Bugün yedi milyarız, kan akmaya devam ediyor.
Günaydın. Ait olmak ne tuhaf şey. İnsan günün akşam olacağını, haftanın, ayın, mevsimlerin biteceğini ve ölümün geleceğini bilse bile ait hisseder bir yerlere, bir şeylere. Ya da öyle zannediyor, özgürlüğünü yok ettiğini fark etmeyerek: "Uzun zamandır aynı kaldırımları çiğniyormuşum gibi geliyordu bana, kesin hiçbir nedenim olmasa da
Reklam
Nostalji ya da özleme süreci, ister ayrılık, ister terk, ister ölüm yüzünden olsun, garip ve tutarsız bir süreçtir. İnsan başlangıçta biri olmadan ya da birinden uzakta yaşayamayacağını sanır; ilk zamanlar acısı o kadar keskin ve süreklidir ki, sınırsız bir batış ya da sürekli ilerleyen, sonu gelmez bir mızrak gibi hissedilir, çünkü mahrum olunan
Sayfa 193 - VI GölgeKitabı okudu
"Otuz yaşında gördüğün bir adamı," dedim, "Altmışında tanırsın ama on beş yaşındaki halini bildiğin birini yirmisinde çıkaramazsın. Zaman bile bir süre sonra vazgeçiyor, fazla uğraşmıyor insanı değiştirmeye."
Her çağın gürültüsü, nizamı, hatta fiyakası dahi kendine hastır. İlk bakışta aceleci bir yargı gibi dursa da, bu görüşü desteklemeye yetecek bir parafla karşılaşmak güzel oldu. Cennetin Dibi kitabından: Bir İngiliz askerin günlüğünden. 11 Kasım 1918 "Süvari alayımız o sabah Erquelinnes Köyü'ne girmişti. Birinci Dünya Savaşı sabah saat 11'e kadar devam etti. Sabah 11.15'te hâlâ gelişigüzel ateş etmeye devam eden Alman makineli tüfekçiyi susturduk. Aslında savaş biteli on beş dakika oluyordu; ama başka seçeneğimiz yoktu. Belki saati yanlıştı. Herhalde savaşta öldürülen son Alman oydu, şansı yokmuş. Onuncu saatin son saniyesinde ateş kesildi. Mons yakınlarında daha şanslı bir Alman askeri varmış. Savaşın son dakikasına kadar İngiliz cephesini makinesiyle tarıyor ve saatin dolmasıyla siperinden dışarı tırmanıyor ve eski düşmanları önünde eğilip nazikçe selam verdikten sonra arkasını dönüp gidiyor." (sy. 24-25) Bugünün tarihinden, algısından, belki de savaş etiğinden baktığımızda bir yere oturtamayacağımız bir durum. Saçma sapan bir çağ gibi... Belli bir saat aralığında amansız süren ve saati geldiğinde sona eren Dünya Savaşı. Hem ilginç hem de absürd bir tiyatro. Bir o kadar da gıpta edilesi. Öyle ya da böyle, hepimiz çağımızın lisanıyla düşünüp taşınıyor, ölüp öldürüyoruz. Nefretimiz bile çağa özgü: dün monarşik düzene karşıydık, bu çağda demokratik düzen içerisinde monarşiyi yaşıyoruz. Kim bilir, yarın yeniden monarşik düzene sevdalanabiliriz. Sanırım bizi bu hayretten çıldırmak kurtarır.
188 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Hayatı yansıtan, hayat kadar ilginç, kısa ama etkileyici hikayeler...
Açılmaya açılmaya açılmayı unutmuş bir kapı nereye açılır? Yaşamaya yaşamaya yaşamayı unutan insanlar nasıl nefes alır? Peki insan, bir tren istasyonunda yahut bir dağ evinde, ölümden başka neyi bu kadar çok bekleyebilir? Merhaba dostlar. Güray Süngü'nün okuduğum ilk kitabı olan "Deli Gömleği"nin incelemesiyle karşınızdayım.
Deli Gömleği
Deli GömleğiGüray Süngü · Ketebe Yayınları · 2021960 okunma
Reklam
1.000 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.