Ruhsuz
Tek bir kelama muhtaç kulaklarım ! Nasıl olurda 350.000 nüfuslu bir şehirde 7 yıl yaşayıp bir çift gülen göze muhtaç olur insan ! Yanlızlığında bir adabı olmalı . Adeta adapsızca yanlızlık ruhuma vuran. Ruhumun kilitlerini açamıyorum. Yapmak istiyorum lakin başaramıyorum. Özgürlük neydi sahi ? Hesapsızca yaşamak ! Ötekileşmiş günlerden miras kalan
Bundan 160 yıl önce anavatanlarından, topraklarından soykırıma ve sürgüne uğrayarak parçalanmaya, yok olmaya ve kaderlerine terk edilen millettir Çerkesler... Atalarım... Bir çoğu Karadeniz’de boğulup karşı kıyıya dahi çıkamadılar... Mezar taşları bile olmadı. Toprak yerine Karadeniz örttü üstlerini. Ne çok öldük yaşamak için... Vatanlarından zorla çıkarıldılar,katledildiler... Fakat bir şeyi unuttular; “İnsanları vatanlarından çıkarabilirsiniz. Ama vatanlarını kalplerinden asla” Dua ve saygı ile... Sonsuza dek anılarınıza ve acılarınıza sahip çıkacağız... Unutmayacağız, unutturmayacağız... #21mayıs1864 #unutmadık #unutmayacağız
Reklam
Bir güzel kıssa
Çok eski vakitlerde bir diyarda güzel âdetleri olan bir padişah vardı. Bir gün hizmetçilerinden birine bir meyve verdi. Hizmetçı sanki daha önce bundan lezzetli bir meyve yememiş gibi iştahlı bir şekilde meyveyi yemeye başladı. Hizmetçi meyveyi o kadar güzel yiyordu ki padişah da ona imrenerek o meyveden yemek istedi. Hizmetçiye; 'Ey hizmetçi! Sen bu meyveyi çok iştahlı yiyorsun. Bende özendim. Yarısını da bana ver de ben de yiyeyim. dedi. Hizmetçi meyveyi padişaha verdi. Padişah tadınca meyvenin çürümüş ve acı olduğunu gördü, kaşlarını çatarak dedi ki; 'Bunu nasıl yiyorsun? İnsan böyle çürümüş bir meyveyi bunca iştahla nasıl ve neden yer ki?' Hizmetçi dedi ki; 'Ey padişahım! Senin elinden yüz binlerce hediye aldım. Var denecek neyim varsa sen verdin de oldu. Şimdi verdiğin bu acı meyveye gelince onu acı diye beğenmemeyi, geri ver- meyi ar sayarım. Sen bana bu kadar nimet vermişken ben nasıl olur da verdiğin bir tek acı meyve yüzünden sana nankörlük ederim? Hiç insaf mıdır bu?' İşte bizim ahvalimiz de öyledir. Bize düşen o hizmetçi gibi bin bir nimetine bir musibeti bahane edip de yüz çevirmemektir."
EĞER O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
"Seni yüreğimden kopartıp attım çünkü gelip geçici bir gönül eğlencesi olmaya katlanamazdım. Bedenimi ellerine teslim etmeden önce fikirlerimi, zihnimi, hayallerimi teslim edebilmeliyim. Oysa sen bunları istemiyordun..." Sylvia Plath - Günlükler
Şu an kulağımda slow bir şarkı Arabadayim , baya da kalabalık ama tek başımaymışım gibi huzurluyum. Dışarıdaki sokakları seyrediyorum .Ve aklıma şu geldi belki de kaderimdeki insan şu an kaldırımda yürüyen insanlardan biridir , ve belki de onunla defalarca karşı karşıya geldik ama birbirimizi tanımıyoruz henüz. Belki de daha önce çarpıştığım biridir , belki bu dolmuşun içindeki biri , belki de yanı başımdaki biri, belki de ikinci kez sil baştan tanımam gereken biri. . Kafamda delice sorular ama güzel sorular heyecan dolu . Evet bazen belki de belirsizliktir en çok heyecan yaratan...
Reklam
Başkalarına hayran ve onları tanımak için can atarken insan, kendine yabancı kalabilirdi. Önce kendini tanı sonra başkalarını..
insanoğlu; önce gülüşüne aşık olur gelir, ama sen değilsindir aslında gelme nedeni, kendinde olmayan gülüşünü kıskanmıştır, onu da alıp giderler, saf insanların kaderi...gülüşlerinden çok çabuk vazgeçerler...
"Fakat ben şimdi biliyorum ki hüküm veren biri yanılıp günaha da girebilir.Bu kayalıkların derinliklerinde benim verdiğim kararlarla acı çeken insanlar var.Acının ne demek olduğunu ben şimdi çok iyi anladım.İnsan her şeyin karşılığını vermek zorunda değil.Kralım,özgürlüğüne kavuşturun o insanları çünkü onların övgüleri beni
VİCDAN NASIL DAĞLANIR
"İnsanlar artık Tanrı'dan korkmadıklarında, O'nun yasalarını hiç tereddüt etmeden ihlal ederler. Tanrı korkusu kaybolduğunda, bunun sonuçları caydırıcı olmaz." – A. W. TOZER Kutsal korkuyu kaybetmenin ilk işaretleri belirsizdir – o kadar belirsizdir ki, biraz daha odaklanmamız ve bu önemli noktayı detaylandırmamız gerekir.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.