Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hazine avına çıkan sinbad'ın girdiği mağaranın içinde hissetti kendini. Korkunç, sihirli canavarla dolu bir mağaradaydı aslında hayat. Girmeden önce sen ne kadar aman dikkat et denilmiş olursa olsun, içine girdiğinizde kim olduğunuzu neden orada olduğunuzu unutuyor ve türlü şekillerde size yaklaşan, sizi parayla ,güçle ,sahip olma duygusula, diğerlerinin gözünde yücelme isteğinizden yakalayan canavara kanabiliyordunuk. Mağaraya girdiğiniz zaman nasıl geçtiğini anlamayacaksın hiç ve cadılar söyledikleri şarkılarla seni uyuşturacak, sevgilinin sesi ile sana seslenip, belki güvendiğin birinin kılığında seni oyalayacak ,kafanı karıştıracak, dememişler miydi tüm o çocukluk filmlerinde mağaraya girmeden hemen önce. İşte mağaranın içindeydik Tam da söylendiği gibi zaman nasıl geçtiğini anlamadan Yaşar halindeydik, sevdiğimiz şeyler kılığında canavarlar hayatımızı elimizden alırken televizyon programları, sigara uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar, alışveriş terapisi ve saçma sapan sağlıksız yemeklerle uyuşukluğun doruklarında , kesinlikle kendimize değildik. silkelenmeliydik .amacımızdan koparılarak kaybolmuş dikkatimizi toplamalı, yaşam zannettiğimiz bu gerçekliğin aslında geçirmesi gereken bir mağaradan ibaret olduğunu hatırlamalıydık ve neden burada olduğumuza odaklanmalıydık. Ne için gelmiştik bu mağaraya? Cevabını hatırlamalıydık. Yoksa tekrar tekrar girdiğimiz ama bir türlü çıkamadığımız lanetli Bir yoksa tekrar tekrar girdiğimiz ama bir türlü çıkamadığımız lanetli Bir mağaraya dönüşecekti hayat
Sayfa 468Kitabı okudu
Gothart - Jovano Jovanke
Makedon bir kıza ölmeden önce, sevgilisinin söylediği türküdür. Makedonya da leyla ile mecnun gibi bilinen bir hikayeymiş bu. Buyrun hikayesi; Makedonlar çocuklarının sevdiklerinin hristiyan olması şartı ile evlenmelerine izin verirmiş bu onlar için en temel şartmış. Rivayetlere göre ise gencin müslüman oluşu nedeniyle iki aşık evlenemez. Ve genç, sevgilisinin ölümü üzerine bu türküyü dillendirir. Bu halk türküsünün ortaya çıkışının da Osmanlı dönemine dayanması sebebiyle makedon kızı ile müslüman Türk genci arasındaki aşkı anlattığı rivayet edilir. "Ben seni bekliyorum oysa, eve gelmeni bekliyorum. Ama sen gelmiyorsun, canım benim Jovano."
Reklam
Ben senin en çok sesini sevdim Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren Bana her zaman dost, her zaman sevgili Ben senin en çok ellerini sevdim Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak Nice güzellikler gördüm yeryüzünde En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak Ben senin en çok gözlerini sevdim Kah çocukça mavi,
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
"JANYA"
Merhaba! Beni yoktan var eden sevgili. Tanrı sana birşeyler anlatmak istiyorum dinlemek ister misin? Kimseler yokken usulca derdimi dillendirmek istiyorum, yoksa yine birileri çıkıp engel olmasından korkum çok öncelikle korkularımı benden almanı istiyorum. Hazırsan başlamak isterim isteklerim oldu mu bilmiyorum yahut hangi dilden konuşacağım da bilmiyorum ki nasıl anlaşacağımız da bilmiyorum ki neyse bu kadarı kâfi bu arada ben JANYA beni tanıyan çok kimseler yok beni anlayan ve bilen bir tek sen varsın sevgili Tanrı! Şimdi söylediklerimin anlaşıldığın nasıl anlayacağım ki ben bir kadın’ım yaşam döngüsünün en kutsal varlığı yani yer yüzünün tanrıçası bu kadar kutsallık bana emanet edilmişken neden en çok yok sayılan oluyorum ki ben doğanın ve insanlığın kutsallığına saygınlığı neden hiçe sayılsın ki güçlülük eksikliğim var bundan mı toplum dışı sayılmaktayım bana mı bahşedildi namus kavramı oysa ki ben en çok sahip çıkan değilmiyim ya da beni sex objesi olarak mı görüyorlar oysa ki ben herşeyden önce bir anne kutsalığına lakil değilmiydim ben JANYA kimseler bilmez benim hikayemi birileri anlatır mı hiyakemi bir kadın bu kadar kutsallığa sahipken neden katledisin. Sevgili Tanrı hikayemi birileri yazsın...
Reklam
Ben Seni Sevdim...
Ben senin en çok sesini sevdim Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren Bana her zaman dost, her zaman sevgili Ben senin en çok ellerini sevdim Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak Nice güzellikler gördüm yeryüzünde En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak Ben senin en çok gözlerini sevdim Kâh çocukça mavi,
Böyle birisine denk gelirseniz direk kaçın!
"Aslında benim hayatımı tam anlamıyla iki kısma ayırabiliriz Tesla. Tıpkı milattan önce ve milattan sonra gibi. . . Zira hiçbir fikrin olmasa da sen benim miladım oldun. Senden önce ortala­ma bir sokak çocuğuydum. Zor ve çekinlen ez bir hayatın içinde diğer çocukların yaşadığı şiddeti, tacizi ve tecavüzü yaşadım. En pis çöp tenekelerine
Popüler Kültür-Bilim Serisi
'Ya sen nicesin ömrümün varı? Sensiz ne olur, ne olabilir, onu unutmamalıyım oysa. Her adımdan, her düşünden, her düşten önce seni karşıma alır, bakar, sorarım, bunu bilir miydin? Başkaca dövüşemem ki. Yenilmemenin tılsımı...'
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.