Bazı anlar vardır, uzun yıllar geçmesine rağmen günü gelince, ince ve tiz bir sızı eşliğinde gecikmiş pişmanlıklar, yüzünüze yediğiniz sert bir yumruk misali anımsatır.
Bir kırılma noktası oldu. Şu nedenle veya bu yüzden diyemem. Birikimler belki. Artık kimseyi gereğinden fazla önemsemiyor, hiç bir insanı gözümde büyütmek ile zaman kaybetmiyorum. Ne kimseyi kıskanıyor, ne de gıptayla bakıyorum. Hiç kimsenin malında mülkünde gözüm yok. Ve hiç kimsenin muhteşem aile hayatları, paraları, evleri, arabaları
Birinin hevesini sana en güvendiği anda kırmamalısın Pera. Umuduyla oynamamalı, uzun bekleyişlerinin olabileceğini de hatırından çıkarmamalısın. Hiçlikten geldiğimizi ve hiçliğe döneceğimizi de. Ne demiş hem Sartre, "insan gerçekliği, her şeyden önce kendi kendisinin hiçliğidir."
Siz yoktunuz. Siz zaten epeydir yoktunuz. Gelmezsiniz sanıyorduk, ortalık biraz dağınıktı. Geceler geçmiyordu, saatler üvey evlatlarımızdı. Hangi şehirde, hangi evde, hangi tendeydiniz? Yokluğunuz muammaydı!
''Uçsuz bucaksız bir rüyadan düşen,kalbi kırık hatıralar gibiydik.
Sen bir bulutun gökyüzüyken,şüphesiz ben kadehi yeryüzüne düşmek olan bir yağmur damlasıydım.''
Derinlik Sarhoşluğu (Önder Deniz Çavuşlar)